15 Nisan 2014 Salı

MAHALLE BAKKALIMIZ


  Ne güzeldi o küçücük mahalle bakkallarımız küçücüktü,karışıktı ama ne istesek mutlaka vardı,yok yoktu,biz raflarda aradığımızı göremezken bakkalın var deyişine şaşırırdık nerede demeye kalmaz bakkal amcamız hemen uzatır buyur derdi,her içeri giren müşteriye önce hoş geldin der,sonra kısa bir sohbet edilirdi o sohbetlerin içinde sattığı ürünler hakkında sorularda sorar ve hangi ürünlerin iyi veya kötü olduğunu analiz ederdi eğer o an aldığımız ürün kötüyse onu alma sen bunu al diye uyarırdı,siparişleri paketler verirdi ve bereket duasıyla müşteri uğurlanırdı,hele bakkala gelen çocuksa değmeyin bakkalın keyfine onunla sohbet edip eline bir şeker vermesi gününün yorgunluğunu sanki alıp giderdi ondan,hiç bıkmadan her gün aynı heyecanla o bakkal açılır,hazırlıklar yapılır sabah ekmekleriyle birlikte gelen her mahalle sakinene sıcacık günaydınlar sunulurdu,boş vakitlerde kapı önüne atılan taburede mahalle sakinleriyle otulur,günlük sohbetler yapılırdı,her şey bir yana herkese güvenirdi bakkallarımız kim ödeyebilir,kim ödeyemez bakmadan veresiye defterleri açılırdı,o kadar anlayışlı olurlardı ki borcunu ödeyemeyenleri utandırmamak için güler yüzünü ve sohbetini hiç eksiltmezdi,onlar borcunu ödeyene kadar borcu hatırlatacak ne bir söz ne bir davranış sergilerlerdi,toplam tutarda o küçük küsuratlara tenezzül etmezlerdi kalsın abla,abi arama derlerdi yada sonra geldiğinde verirsin derlerdi.meyveyi sebzeyi tek tek silerek itinayla dizerlerdi kasaya sanki yeni dalından kopmuş gibi iştahlandırırdı bakkala gideni,tartıda hiç cimrilik yapmazdı eksiği olmaz ama fazlasıda tartıdan alınmazdı o fazlası için benden olsun abla denirdi.
       İşte böyle içten ,sıcacık sohbet kar bakkallarımızı özlüyorum,şimdi kocaman avm lerimiz var içlerinde ne arasak var ama bizi güler yüzle hoş geldin diye karşılayan içten insanlar yok,istediğimiz ürünü bulmamıza yardımcı olan samimi insanlar yok,ödemeyi yapıp çıkarken bereket versin,hayırlı günler diyen kimseler yok,tutarın küçücük kuruşlu küsuratlarda arama boşver kalsın diyen kimseler yok,gidiyoruz tabelalardan ürünlerin yerini buluyoruz,alıyoruz,ödüyoruz çıkıyoruz,robot gibi duygusuz,somurtkan ve yorgunluğumuz hem bizim hem ordakilerin yüzlerinden belli bir şekilde öylece bir an önce eve kendimizi atmak için koşturuyoruz,adım başı gün geçtikçe artan avmlerimiz var, ama azalan paylaşımlarımız,azalan sohbetlerimiz,azalan gülücüklerimiz var ve çokca yorgunluklarımız var.....


14 Nisan 2014 Pazartesi

NEREDESİNİZ

   ''Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.''(ibrahim süresi)
Ey Amerika,ey Avrupa insan hakları mahkemesi neredesiniz, nerede insana verdiğiniz önem,nerede kaldı savunduğunuz değerler,nerede en saçma haberleri günlerce yayın yapan kanallarınız,habercileriniz,
vicdanınız nerede,sağduyunuz,yüreğiniz nerede?bütün dünya tek yürek olmuş mısırdaki masum kardeşlerine ağlarken siz neredesiniz?neden bu kadar sessiz kaldınız? siz ki bırakın insanı bir hayvana bile zarar vereni mahkemelerinizde ve medyanızda şiddetle kınayıp cezaya çarptırırken şimdi neredesiniz,nerede gücünüz,nerede medyanız,nerede insan hakları savunucularınız?mısırda ölümü bekleyen yüzlerce insanın hiç mi değeri yok gözünüzde?siz ki Türkiyedeki sizi ilgilendirmeyen her konuyu bile haber yapmıştınız,gezi olaylarını günlerce canlı yayından vermiş insanlık suçu işleniyormuş gibi polisi ve hükümetimizi yargılamıştınız,twitter kapatıldı diye değersiz bir haberi bile günlerce konuşup,yayınlamıştınız ve hepiniz çok sert tepkiler vermiştiniz oysa bugün söz konusu olan ne bir eylem ne bir gösteri bugün 529 inasnın hayatı sözkonusu,bu gün bütün dünya için tek konu bu olmalıyken,o değersiz konulara verdiğiniz önemi mısırdaki masumlara vermeliyken,sizler seyirci kalmayı seçiyorsunuz,tepkisiz,duyarsız hiç duymamış,görmemiş gibi davranıp üç maymunu oynuyorsunuz bu mu sizin insana verdiğiniz değer?hiç mi vicdanınız sızlamıyor?hani siz insan haklarının ihlal edildiği her yerde vardınız,insan canına kıyılan her ülkenin karşısındaydınız?peki şimdi neredesiniz?bir tane iki tane değil 529 masum insandan söz ediyoruz siz neredesiniz?vicdanınız merhametiniz,yüreğiniz nerede?Siz Avrupa insan hakları diye atıp tutarken orada yüzlerce İNSAN ölümü bekliyor,bu insanların tek suçu müslüman olmak mı?  aynı Allaha inanmıyor muyuz?Rabbimiz aynı Yaradanımız aynı bu yeryüzünde Allahın yarattığı her canlının aynı hak ve özgürlükleri yok mu?peki ne bu gurur,bu kibir bu vurdumduymazlık ,nerede insana verdiğiniz değer?Nerede Allahın yarattığına saygınız?
    Rabbim Mısırdaki o kardeşlerimizin yardımcısı olsun onları vicdanından mahrum olanlardan korusun,Rabbimin merhameti ve adaleti sınırsızdır o kardeşlerimizi merhametine nail etsin.Onları zalimlerden,zulm edenlerden,duyarsız ve kalpsizlerden korusun onları kimselerin kurtarmasına ihtiyaç kalmadan kendi kudreti ve merhametiyle kurtarsın,dualarımız ve kalbimiz sizinle Mısırdaki masum kardeşlerim.

    Canı Yanan Sabretsin, Canı Yakan, Canının Yanacağı Günü Beklesin... [H.z Muhammed (S.a.v)]

2 Nisan 2014 Çarşamba

SONUÇ AYDINLIK TÜRKİYE

  

Ve işte tüm dünyada gördüki sessiz sessler kazandı,aylardır sessizliğini koruyan sabırla seçim gününü bekleyen halk sessizliğin gücünü sonuçlarla gösterdi,aylardır Türkiyenin dört bir yanında ortalığa çıkıp halkı galyana getirmek isteyen o karışık sesler korosunun sesi seçim sonuçlarıyla birlikte şimdilik kesildi,onlar ki halkı kışkırtmak,ortalığı bulandırmak için ellerinden gelenden fazlasını yaptılar,arkalarındaki gizli güçlerin talimatlarıyla amaçlarını aşan gösteriler eylemler yaptılar onlar tencere tava çalarken sessiz güçler evde sabırla beklediler,onlar sopalarla,taşlarla polislere ,dükkanlara ,devlet araçlarına saldırırken sessiz güçler halk için,masumlar için,ülkemiz için dualarla Allaha sığındılar,onlar iftiralarla,kasetlerle,seviyesiz twitlerle gerçekleri saptırırken,sessiz güçler sukut ve sabırla gerçekleri sandığa sakladılar ve bu karışık sesli azınlığa karşı herkeste dünyada gördüki evinde sessizce ülkesi için,başbakanı için sabırla dualar eden sessiz güçler kazandı.
    Bu tablo karşısında o karışık seslerin yapması gereken tek şey yenilgiyi kabul edip,yeneni ise tebrik etmesiydi ama ne yazıkki bu centilmenliği bile gösteremediler,kendilerine oy verenlere teşekkür etmeyi bile beceremediler,başbakanımız saygın muhalefet isterken neyi kasettiğini bizler evimizde otururken anlamışken onlar bunu bile saptırdılar,iktidar ve muhalefet tartışmaları,uyuşmazlıkları yıllardan beri sürüp gelmiştir ama bu denli özel ve seviyesiz saldırılar hiç gözlenmemiştir bu da muhalefetin icraatinden çok saldırı,iftira ve hakaretleriyle gündemde olmasını sağlamıştır ve bunları gözlemleyen her kesimden seçmen güçlü iradesini kullanarak kimin nerede olduğunu onlara gösterdi,umudumuz bundan sonraki seçimlerde de her tarafın sadece proje ve önerileriyle gündemde olmasıdır.
     Ak partiye oy verenlerin sadece iyi hizmetten mi olduğunu sanıyorsunuz?Asla ak partiye oy verenler cesur,kararlı,inaçlı bir şekilde dimdik ayakta duran Erdoğana yapılan bu saldırılara sessiz kalmamak adına da oy kullandılar Erdoğan gücünü halktan alıyor bu güçte onun bütün karanlık güçlere karşı ayakta kalmasını sağlıyor Türkiyeyi çıkmaza sürüklemek isteyenlere karşı kendini siper eden Erdoğanın yanında olduğunu kanıtlamak adınada verildi bu oylar, işte böyle ,sessiz seslerin sesi olan başbakanımızın gücüne güç katmak destek olmak adına verildi o oylar,ve biz biliyoruz ki o bu oyları dahada arttırmak için ülkemiz için halkımız için en iyi hizmetleri verip en iyi yollara girecektir,aydınlık Türkiyede aydınlık günlerimizin devamı için Sayın Başbakanım size ve partinize verdiğim oyum helal olsun ....

28 Mart 2014 Cuma

PERDE ARKASI SİYASETİ

  Hükümetin düşmesi için oynanan bu oyunlar bu ülkenin bir vatandaşı olarak beni hem üzüyor hem düşündürüyor,devletimizin her tarafına sızıp her tarafı dinlemeleri ve bu kayıtları dünyaya sunmaları ülkemiz için büyük yaralar açıyor,bunları yapan o zihniyetler bunun sadece iktidara zarar vereceğini düşündüğünü mü sanıyorsunuz ?bunlar hükümet için değil ülkemiz için yapılan kara tuzaklar bu kayıtlarla anlıyoruz ki ülkemizi karanlığa sürüklemek isteyen güçlerin olduğu ve bu güçler hep vardılar,hep dinliyorlardı belki ama bunların bugün ortalığa dökülmesinin tek sebebi ,çok geçmişten bu yana ellerindeki kayıtlarla,açıklarla istedikleri kişilere şantajla istediklerini yaptırıyorlardı kukla gibi oynatıyorlardı ülkemizde herşey onların istediği doğrultada gerçekleşiyordu diye düşünüyorum ,oysa şimdi ülkesi için halkı için bu kişilerin karşısına geçen onların yapacağı her türlü tuzağı,oyunu göze alan cesur başbakanımız var ve böyle bir başbakanımızın bu kararlı gidişatı temiz devlet temiz ülke anlayışıyla attığı adımlar onların planlarını alt üst etti ve nereden saldıracaklarını şaşırdılar,başbakanımızın ülkeyi onlardan kurtarmak için karşılarına geçmesi onların gerçek yüzlerini ve Türkiyeyi nereye sürüklemek istediklerini gözler önüne serdi,bu sert ve acımasız tuzaklar sadece hükümetize değil ülkemize yaralar açıyor,hükümetimizin onları karşına alması onlara meydan okuması onların ülkemiz üzerinden yapacakları oyunlarını bozdu ve bunu kendilerine yediremeyen bu zihniyetler bu hükümetin düşmesi için böyle seviyesiz yollara başvurdular amaçları ta öteden beri süre gelen düzenlerinin tekrar devam etmesiydi,bu hükümet giderse gelen yeni hükümeti avuçlarına alıp perdenin arkasından önüne etki etmeye devam etmekti.
 İşte böyle onlar o ses kayıtlarıyla hükümetten iktidardan bizi soğutacaklarını düşünürlerken tam tersine kararlı başbakanımızın onlara boyun eğmeyip onlarla mücadeleyi göze alması tek devlet,tek bayrak anlayışının altındaki düşüncelerini anlamamızı sağladı,onların yanında olmak ülkeyi onlara bırakmaktı oysa onların karşısına geçerek ülkemizin tek sahibinin bizler olduğunu bize kanıtladı,o kayıtlarla ülkemizin nereye sürüklenmek istediğini görmemiz sağlandı,onlar akıllarınca halkı bölmek ve kışkırtmak isterken  tam aksine halkı hükümete sahip çıkmasına teşvik ettiler,ve şimdi düşünün bu hükümetten vazgeçmek demek dışarıda ülkemizi sevmeyen farklı yerlere sürüklemek isteyen bu güçlere meydanı bırakmak demek değilmidir? ,bu güne kadar bu ülkede iktidardayken kim ülkesi için böyle güçleri karşına alıp mücadele etti,kimse etmedi ve eminim ki Erdoğandan başkasıda etmezdi,kararınız ne olursa olsun seçiminiz Türkiye olsun,ülkemizi karanlıktan,borçtan,silahlardan,enflasyondan,duraklamaktan kurtaran Erdoğanın hakkını inkar etmeden seçiminizi düşünün,kararınızın karanlıktan yana değil aydınlık Türkiyeden olması dileğiyle......

27 Mart 2014 Perşembe

TATLI RÜYALAR

Bunlar ayakta uyuyor,bunların gözleri kör olmuş diyenlere suskun kalamayıp yazmaya başlıyorum,o kör diye adlandırdığınız insanlar sizden uyanık sizden daha net görebiliyorlar buna emin olun,gelin kim uyuyor kim görmüyor bir göz atalım,sağlıktan başlamak istiyorum akp iktidar olmadan önce köhne hastanelerde önce muayene fişi alma kuyrukları,ardından muayene kuyrukları,tahlil ve sonuç alma kuyruklarında saatlerimiz geçerdi,ve tahlil sonuçları günler sonrasına verilirdi,daha sonrada bağlı bulunduğumuz sağlık kuruluşunun anlaşmalı olduğu eczaneleri arar ilaç kuyruklarına girerdik,ya şimdi daha hastaneye gitmeden benim istediğim saatte ve benim istediğim doktordan randevumü alıyorum hiç sıra beklemeden muayenemi ve tetkiklerimi yaptırıp çıkıyorum bütün Türkiyede devlet hastaneleri özel hastaneler seviyesine ulaştırıldı,akpden önce devlet hastanelerinin teşhis ve tedavi cihaz ve makineleri yok denecek sayıdayken böyle durumlarda özel hastanelere sevk edilirken hastalar şimdi hiçbir yere gitmeden devlet hastanelerinde en son teknolojik cihazlarla gerekenler yapılıyor,öyle baştan sağma muayenler yok her ihtile karşı bütün tetkikler yapılıyor,tahlilsiz,muayenesiz ilaç yazılmıyor dört dörtlük hizmet veriliyor,ayrıca her semtte sağlık ocakları kuruldu hiç para ödemeden,sıra beklemeden kendi aile hekimlerize muayenemizi oluyoruz,sadece bu kadar da değil o aile hekimleri evinde yatan yaşlı ve ağır hastaların evlerine giderek hastalık ve sorunlarıyla yakından ilgileniyorlar,hava şartlarından dolayı veya hastanın aciliyetinden dolayı hastaneye uzak olan hastaların bir an önce hastaneye götürülmesi için ambulans helikopterler hizmet vermeye başladı,gülümseyen hemşire,gülümseyen görevli ve gülümseyen doktor anlayışıyla artık hiç bir hastanede sert ve kırıcı davranışlar görmüyoruz,artık kimse devlet hastenesinemi gidiyorsun diye acıyarak umutsuzca bakmıyor gidenlere,çünkü artık devlet hastanelerinde umut var,tedavi var,ilgi var temizlik ve güleryüz var,peki sigarayı bıraktırma çabaları en büyük sosyal ve sağlık hizmeti değilmidir?,caydırcı reklam spotlarıyla binlerce kişinin bırakmasını sağladılar,kapalı alanlarda sigara içilmesini engellemek için yıllarca mücadele verdiler ve başardılar şuan gittiğimiz her yerde rahat nefes alıp veriyorsak onların sayesindedir,aklıma gelen sağlık hizmetleri şimdilik bu kadar,ama bu yazdıklarım sadece sağlık için yapılan hizmetler,diğer yüzlerce güzel hizmetide elimden geldiğince yazacağım.
Şimdi soruyorum gözü kapalı ayakta uyuyor bunlar diyenlere, bu saydığım sağlık hizmetlerinden sizlerde en güzel şekilde yararlan mıyor musunuz? peki bunları biz böyle görürken siz neden göremiyorsunuz?,demekki  uykuda olan biz değilmişiz.....tatlı rüyalar.....

24 Mart 2014 Pazartesi

IŞIĞIMIZ SÖNMESİN

  
   Geçirdiği beyin kanamasıyla tüm sevenlerini ve ailesini üzüntüye boğan Kenan Işık ın sağlık durumunun iyiye gidiyor haberi beni çok sevindirdi,yıllardır ciddiyetinden,ağırlığından ve en önemlisi Türkçeyi  güzel ve doğru kullanan adam olmasından hiç taviz vermedi,gerek sunduğu  yarışma programında gerekse çıktığı bütün programlarda en doğru Türkçeyle konuştu,yabancı kelimelerin Türkçemizden arındırılması için onların yerine kullanılacak en doğru ve etkili kelimeleri kullandı,duruşunu ve olgunluğunu hiç yitirmeden yıllardır kalitesinden ödün vermeden mesleğini en iyi şekilde yapan nadir sanatçılardandır,dileğim bu sağlık sorununun üstesinden gelip bir an önce ekranlarda tekrar karşımıza çıkmasıdır.
     Yeni nesil programcı ve sunucuların senin gibi usta bir sunucudan öğrenecekleri daha çok şeyler var ,onları senin ışından mahrum etme,Rabbim seni ailene ve bizlere bağışlasın dualarımız seninle Türkçe ışığı sevgili Kenen Işık...

22 Mart 2014 Cumartesi

NE EKSİKTİ ?


  Doğuda çocuk olmak mı zor yoksa batı damı?,birçok insan doğuda diyecektir,ama ben farklı bir açıdan ele almak istiyorum, hangi çocuk daha mutludur diye soruyorum,odasında çeşit çeşit oyuncakları olan mı?çamurdan ve tahtalardan oyuncaklar yapıp oynayan mı?hiç yorulmadan koşmadan bilgisayar başında istediği oyunu oynayan mı?sokakta onlarca arkadaşıyla oyunun kuralını,süresini kendileri koyarak oynayan mı?dolabı kat kat kıyafetlerle dolu olmasına rağmen gözü hala başka kıyafetlerde olan çocuk mu?yoksa bayramdan bayrama kıyafet alınan ve o kıyafete gözü gibi bakan çocuk mu mutlu?dışarıda fast food restaurantlarını dolduran çocuklar mı? yoksa yarım ekmeğin arasına domates peynir koyup onu dışarıda arkadaşlarıyla paylaşan çocuk mu daha mutludur?verilen her ödevin bilgisayardan en başta olanını seçip yazıcıdan çıktı alan çocuk mu?yoksa saatlerce kitaplardan araştırıp öğretmeninin beğenisini kazanmak için defterine en güzel yazısıyla yazan çocuk mu daha mutludur?doğu batı diye ayırmak yalnış oldu belki onu şöyle düzeltmek istiyorum varlık içinde yaşayan çocuklar mı yoksa imkanları kısıtlı olan çocuklar mı?hepimizin cevabı aynı diye düşünüyorum.
  
  Peki ne eksikti de çocuklarımız mutluluğu bilmiyorlardı?sorun eksik materyaller değildi sorun eksik zaman,eksik ilgi,eksik paylaşımdı,sorun eksiklerini tamamlamak değil eksik parça olamamaktı,onlara her istediklerini alarak mutluluğu verdik sandık,onları dışarıdan uzak tutmak için dışarıyı öcü gibi tanıttık,oysa uzaktan onları izleyerek  mahalle arkadaşlıkları kurmalarına izin vermeliydik,paylaşmayı,dostluğu,oyun oynarken yorulmayı,koşmayı,terlemeyi oyunda olsa kaybetmeyi,kazananı tebrik etmeyi öğrenmelerine izin vermeliydik,gece yatağa yattıklarında yeni çıkan telefon modellerini değilde sokakta arkadaşlarıyla hangi oyunu oynayacaklarını hayal etmelerini sağlamalıydık,verilen sorumluluğu en kolay yoldan değilde araştırarak,severek yapmaları için teşvik etmeliydik,geç mi kaldık? hayır kalmadık, pahalı eşyaların değil sıradan şeylerinde mutluluk verebileceğini onlara göstererek başlayabiliriz bence,çamurla,toprakla oynamalarına izin vererek,bilgisayar üzerinden değil arkadaşlarıyla kardeşleriyle gerçek hayatta hangi oyunları oynayacaklarının listesini çıkarak başlayabiliriz,ihtiyaç dışı çocuklarımıza aldığımız herşey çocukların tatminkarsızlığına yol açar,şükretmeyi,hayal kurmayı,paylaşmayı,sorumluluklarını unutturacak şeyler yapmayarak ve almayarak başlayabiliriz onlara mutlu olmayı öğretmeye......