BÜYÜLÜ KENT GAZİANTEP

  Bu sayfada sizlerle doğup büyüdüğüm, hayranı olduğum şehrim Gaziantep ten bahsedip sizlere elimden geldiğince Gaziantepi tanıtacağım.Gaziantepe gelipte büyüsüne kapılmayan yoktur diye düşünüyorum,çünkü tarihiyle,yapılarıyla,doğal parkları,müzeleri,çarşı ve pasajlarıyla,hamamlarıyla,savaş görmüş yaşayan tarihi evleriyle insanı kendisine çekiyor,sadece bunlarda değil çeşit çeşit tatlıları,dünyaca bilinen yüzlerce kebap ve yemekleriyle ve her şeyden önemlisi sıcacık güler yüzlü misafirperver insanlarıyla Gaziantep yerlisinin ve ziyaretçisinin hayranlığını kazanan yegane şehirlerdendir,işte bende bu şehri gezmeye fırsat bulamayanlar için küçük çaplı bir sayfa hazırladım ve sizlere sunuyorum.
       Öncelikle Gaziantepin kısaca tarihinden bahsetmek istiyorum,
 Gaziantep tarihinin oluşumunda ve niteliğinde yer unsurunun önemi büyüktür. Bölgenin ilk uygarlıklarının doğduğu, Mezopotamya ve Akdeniz arasında bulunuşu güneyden ve Akdeniz´den doğuya, kuzeye ve batıya giden yolların kavşağında oluşu, uygarlık tarihine ve bugüne yön vermiştir. Bu nedenle Gaziantep, tarih öncesi çağlardan beri insan topluluklarına yerleşme sahası ve uğrak yeri olmuştur. Tarihi İpek yolunun da bölgeden geçiyor olması İl´in önemini ve canlılığını devamlı olarak korumasını sağlamıştır.
                                     KARA İMİŞ ŞU ANTEBİN YAZISI

Gaziantep Kurtuluş savaşı (kara imiş su Antebin yazısı) from emel antep on Vimeo.


  Gaziantep´in tarih devirleri Kalkeotik, Paleolitik, Neolitik, Kalkolitik dönemler, Tunç Çağı, Hitit, Med, Asur, Pers, İskender, Selefkoslar, Roma ve Bizans, İslam-Arap ve İslam-Türk devrileri olarak sıralanabilir. Bu dönemlerin izlerini günümüzde de açık bir şekilde görmek mümkündür.
   Ayıntap olarak bilinen eski kent, bugünkü Gaziantep´in 12 km. kuzeybatısında Dülük Köyü ile Karahöyük Köyü arasındadır. Yapılan arkeolojik araştırmalarda taş, kalkeolotik ve bakır dönemlerine ait kalıntılara rastlanmış olması yörenin Anadolu´nun ilk yerleşim alanlarından birisi olduğunu göstermektedir.
  Hz. Ömer zamanında İslamiyet´in Arap Yarımadası dışına yayılması için sürdürülen mücadeleler esnasında İslam ordusu, Gaziantep yöresi ile Hatay´ı Bizanslılardan aldı. Hemen ardından kansız ve savaşsız Suriye ve Antakya yöresi de İslam kuvvetlerinin eline geçerek vergiye bağlandı. İşte Gaziantep´in ünlü Ömeriye Camii o dönemde fethin sembolü olarak yapılmıştır.
  1641 ve 1671 yıllarında yöreyi iki kez ziyaret eden Evliya Çelebi burada 22 mahalle, 8 bin ev, 100 kadar camii, medrese, han, hamam ve üstü kapalı çarşı olduğunu anlatır.
               Gaziantep Savunması
  1914 yılında, I. Dünya Savaşı başladığı zaman Gaziantep 83 bin nüfuslu bir liva merkezi idi.30 Ekim 1918´de imzalanan Mondros Mütarekesi ile İtilaf Devletleri paylaştıkları topraklara sahip olmak amacıyla harekete geçerken, 17 Aralık 1918´de İngilizler Antep´e girmiştir. Bir yıl süren bu işgale Fransızlar tepki göstermiş, 1918 Eylül´ünde yapılan İngilizlerin Musul üzerindeki “Nezaret Hakkı” ndan vazgeçmeleri ile önce Suriye daha sonra Antep, Urfa ve Maraş boşaltılmıştır.
                                            AHMET KAYA KARAYILAN

Gaziantep Kara Yılan Ahmet Kaya from emel antep on Vimeo.
Bunun ardından Fransızlar 29 Ekim 1919´da Kilis´i, 5 Kasım 1919´da Antep´i işgal ettiler. 1920 yılının başında ise ünlü Antep Savunması başlamış oldu. 1 Nisan 1920´de başlayan Gaziantep savunması 11 ay sürdükten sonra açlık yüzünden sona ermiştir. Savunma süresince Fransızlar şehre 70.000 mermi atmış, 6.000 Antepli şehit olmuştur. Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi 6 Şubat 1921 tarihli toplantısında Antep´e "Gazi" ünvanını vermiştir. 15 Mart 1921 tarihinde Londra´da Türk Dışişleri Bakanı ve Fransız delegasyonu Antep, Adana ve çevrelerinin Türklere geri verilmesi hususunda mutabakat sağlamıştır. Nitekim bu antlaşma Ankara Antlaşması ile son şeklini almış ve 25 Aralık 1921´de son Fransız askeri Antep´ten ayrılmıştır.

  Gaziantep'e Gazilik Ünvanının Verilmesi   
Antepliler işgal kuvvetlerinin üstün silah gücüne ve her türlü imkansızlığa rağmen, hiçbir yerden yardım ve destek almadan büyük bir kararlılık, irade ve dayanma gücüyle sergiledikleri, tarihe mal olmuş örnek savunmayla Şahinbey’lerin, Şehitkamil’lerin Karayılan’ların ve daha nice adsız kahramanların öncülüğünde mücadele ederek, 6317 şehit verme pahasına Antep’i düşman işgalinden kurtarmışlardı. Bu olağanüstü savunma sonunda Türkiye Büyük Millet Meclisi kendi gücüyle işgale 11 ay dayanan ve düşmana geçit vermeyen Antep''e 8 Şubat 1921 tarihi ve ve 93 sayılı kanunla Antep “Gazi”lik unvanı ile taçlandırılmıştır. Böylece şehir Gaziantep adıyla anılmaya başlanmıştır. Fransızlar Ankara Antlaşmasının ardından 25 Aralık 1921 de şehri boşalttılar ve Gaziantep iki yıl süren işgalden kurtulmuş oldu. Gazi şehrimizin Gazi adaşı Mustafa Kemal Atatürk’te, Gazianteplilerin bu kahramanlıklarını: “Türküm diyen her şehir, her kasaba ve en küçük Türk köyü Gazianteplileri kahramanlık timsali olarak alabilirler.” Sözüyle veciz bir şekilde ifade etmiştir.(yazılar gaziantepcicek.com dan alıntıdır.)


                           Gaziantep Kalesinden kareler
       Gaziantep kalesi görkemli yapısıyla herkesi kendine hayran bırakıyor,içinde ve dışında yapılan restorasyon çalışmalarından sonra kale daha ayrıcalık kazanmış ve ziyaretçi sayısını arttırmıştır,kendi makinemle kendi gözümle kalenin dışından ve içinden görüntüler paylaşıyorum
 
Gaziantep Kalesi, Türkiye’de ayakta kalabilen kalelerin en güzel örneklerinden birisi olup, gerek ihtişamı ve heybetiyle, gerekse bir sır gibi gizlediği tarihiyle şehir merkezinde, Alleben Deresi’nin güney kenarında, yaklaşık 25-30 m. yükseklikte hemen herkesin dikkatini çeken bir tepe üzerindedir.
     Gaziantep kalesi tüm görkemi ve ihtişamı ile gaziantepin merkezinde ziyaretçilerini bekliyor

  M.S. II-IV. yüzyıllarda Kalenin, ilk olarak Roma döneminde bir gözetleme kulesi olarak yapıldığı ve zaman içerisinde genişletildiği yapılan arkeolojik kazılar neticesinde anlaşılmıştır.






     Kalenin içindeki savaş yıllarını konu alan tablolar insanı etkisi altına alıp o yılları hayal etmeye sürüklüyor.




        Bizans dönemini takip eden yıllarda özellikle Memluklular, Dulkadiroğulları ve Osmanlılar ihtiyaca göre kaleyi zaman zaman onarmışlar ve buna dair de onarım kitabeleri koymuşlardır.Kale ikinci defa, 1481 yılında Mısır Sultanı Kayıtbay tarafından elden geçirilmiştir. Ana kapı üzerinde yer alan kitabeden, ana kapı ve kale köprüsünün iki yanındaki kulelerin, Osmanlı İmparatorluğu döneminde Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1557 yılında yeniden yaptırıldığı anlaşılmaktadır. 

         Kalenin dışındaki Gaziantep savunmasını temsil eden heykeller o yıllarda verilen mücadeleyi hatırlatıyor ve bize öyle kahraman atalardan dedelerden geldiğimizin gururunu yaşatıyor. 








                          Gaziantep Savaş Müzesi
   Bu müze ve paylaşacağım birçok müze resimleri belediye başkanımız Asım Güzelbey tarafından Gazianteplilere ve gelen turistlere sunulmuştur,gezdiğim her müzenin bende bıraktı duygu  ve etki tarif edilemez her gittiğim müzede sanki o yıllarda yaşamışım hissine kapıldım oyıllarda yaşayan insanlarımızın yerinde olduğumu hissettim işte bu müzelerden ilki savaş müzesi,Gaziantep savunmasında kullanılan araç gereçleri ve eski silah ve tüfeklerin sergilendiği ve alt katında gerçek insanları andıran savunma yıllarına ait maketler beni gerçekten inanılmaz etkiledi.








 

                                    MEVLANA MÜZESİ (MEVLEVİHANE)
    Gaziantep Mevlevihanesi Kozluca Mahallesi, Buğday Arastası, Kozluca ve Şehit caddeleri arasında bulunmaktadır. Günümüzde Mevlevihane Camisi, Tekke Camisi ve Mustafa Ağa Camisi olarak tanınan bu Mevlevihane aynı zamanda Güneydoğu Anadolu Bölgesinin de en büyük Mevlevihanelerinden birisidir. Bu mevlevihane şimdi müzeye dönüştürülüp halkın ziyaretine açılmıştır.
   




     Mevlana nın insan ayırmadan ırkına dinine bakmadan duyduğu insan sevgisi tüm dünyayı kendine hayran bırakmıştır,insan sevgisi üzerine söylediği sözler bunun ispatıdır,

                         ''Ben sağ olduğum müddetçe Kur’an’ın bendesiyim
                         Ben, Seçilmiş Muhammed’in yolunun toprağıyım
                        Eğer birisi benden bundan başka söz naklederse
                       Ben ondan da bizarım, naklettiği sözlerden de bizarım.''Mevlana




 “Sen sende oldukça ve sen kendine taptıkça, senden sana yol vermezler. Senin varlığın ve kendini bir şey sanman sende bulundukça, huzuru bulurum zannetme. Çünkü sen hâlâ benlik putuna tapmaktasın.”Mevlana



''Dayan be gönlüm! Biçare değilsin Yaradan sana yar. Kimsesiz değilsin, Yanında Kimsesizler Kimsesi var. Biliyorum, Sığmazsın hiç bir yere bu sevdayla. Dünya sana dar. Ama dayan gönlüm! Dayan ki Her gecenin mutlaka bir sabahı var.''


Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzüImemeIi; çünkü, Hakk’ın IûtfuyIa bazen umutsuzIuktan biIe umutIar doğar. Ey gönüI, sakın umutsuzIuğa düşme! AIIah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının daIı biIe hurma verir.

Kaynak : Mevlana Sözleri, Mevlana Aşk Sözleri
http://www.neguzelsozler.com/unlu-sozleri/mevlana-sozleri.html

Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzüImemeIi; çünkü, Hakk’ın IûtfuyIa bazen umutsuzIuktan biIe umutIar doğar. Ey gönüI, sakın umutsuzIuğa düşme! AIIah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının daIı biIe hurma verir.

Kaynak : Mevlana Sözleri, Mevlana Aşk Sözleri
http://www.neguzelsozler.com/unlu-sozleri/mevlana-sozleri.html
Aşk vadisinde, hiçbir nişane, hiçbir iz yoksa üzüImemeIi; çünkü, Hakk’ın IûtfuyIa bazen umutsuzIuktan biIe umutIar doğar. Ey gönüI, sakın umutsuzIuğa düşme! AIIah’tan umudunu kesme ki, bazen can bahçesinde, sögüt ağacının daIı biIe hurma verir.

Kaynak : Mevlana Sözleri, Mevlana Aşk Sözleri
http://www.neguzelsozler.com/unlu-sozleri/mevlana-sozleri.html


                                   Zeugma Mozaik Müzesi
Zeugma Mozaik Müzesi; 9 Eylül 2011 tarihinde Gaziantepimizde açılan ve 1700 metrekarelik mozaik ile Dünya'nın en büyük mozaik müzesi olma özelliğini taşıyan müzedir.Müze, ziyarete açık olduğu ilk bir gün boyunca 3000'in üzerinde ziyaretçi ağırlamıştır.
Gerek mimarisi, gerekse teknolojik açıdan dünyanın önde gelen bir müzesidir. İki bin yıllık mozaiklerin yıllar içinde define avcılarının talanıyla eksilen parçaları, lazer sistemiyle görüntü olarak tamamlanmaktadır. Zeugma’daki mozaikler on üç renk armonisinden oluşmaktadır. Üç blok olarak inşa edilen Zeugma Mozaik Müzesi, mozaik ve arkeoloji müzeleriyle sergi ve konferans salonu olarak hizmet verecek. Müzede Zeugma'dan gelen mozaikler sergileniyor. Ayrıca Dünyaca ünlü Çingene kızı mozaiği de burada sergilenmektedir.
 



 
 



 Alt katta, Zeugma 2000 yılı kurtarma kazılarında meydana çıkarılan Poseidon ve Euphrates villalarının sütunlu avlusu, yemek odası, iç avlusu, mozaikleriyle, freskleriyle ve orijinal mimarisiyle birlikte sergilenmektedir.
 


 Duvarlara da Zeugma kurtarma kazılarında bulunan mozaikler monte edilmiştir. Her mozaiğin yanında, resimli bilgi panoları yer almaktadır.





















  İkinci katta, mozaikler ve mezar heykelleri teşhir edilmektedir. Bu katın balkonundan, yeniden kurulan Poseidon villasının avlusundaki Poseidon mozaiği ve oturma odasındaki Perseus mozaiği üstten seyredilmektedir. Ayrıca, bu salondaki oturma sıralarından, Zeugma ve Gaziantep çevresiyle ilgili kısa tanıtım CD leri projeksiyonla izlenebilmektedir.





  Salonun merkezinde savaş tanrısı Mars'ın bronz heykeli, bir elinde mızrak, diğer elinde çiçek tutarak, kızgın bakışlarla ayakta durur. Göz bebeği gümüş ve altından yapılmıştır. Yüzünde öfke ve kızgınlık hakimdir. Savaş ve bereketi simgelemesiyle Dünya'da bilinen tek Mars heykelidir.

 Müze girişinin solunda kayaya oyulan, aile mezar odası, lahitiyle ve mezar önüne konulan, mezar sahiplerine ait heykellerle teşhir edilmektedir.






Zeugma mozaik müzesi asırlar öncesinin izleri ve gizemiyle ziyaretçilere muhteşem anlar yaşatıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder