EMELCE GÜNDEM

                                ÖRTÜLÜ SİYASET

    Her gün olduğu gibi bugünde haberlerde siyasetçilerin mitingine geniş yer verilmişti onlardan bir tanesine yine takılıp kaldım ve pes demekten kendimi alamadım, Kılıçdaroğlunun Ankara mitinginde söylediği bir sözdü bu,tam olarak olmasada şöyle bir söz, biz başörtüsü üzerinden siyaset yapanlardan değiliz diyor,başörtülüde bizden açık olanda bizdendir,başörtüsü üzerinden siyaset yapanlara sesleniyordu kendince ve bu sözler üzerine pes doğrusu dedim ,başörtüsünü ulusal bir yaraymış,ulasal bir ayıpmış gibi sizler kullanmadınız mı? başörtülü insanların üniversitelere girmelerini ,meclise girmelerini sizler yuhlamadınız mı,?başörtülü insanların devlet kuruluşlarında çalışmalarına sizler karşı çıkmadınız mı?yani Türkiyeyi ikiye bölüp başörtülülerin sadece ev hanımlarından ibaret olabileceğini yani sadece annelerimizin ve çalışmayan bayanların başörtü takabileceğini sizler dile getirmediniz mi? ve sizlere rağmen başörtülü bayanların da ,başı açık bayanlarla aynı hak ve özgürlüğe sahip olmaları için yıllarca mücadele veren Başbakanımız Erdoğan mı başörtülüler üzerinden siyaset yapıyor oldu şimdi,yapmayın artık söylediklerinizi yaptıklarınızı inkar etmeyin ,bu halk her şeyi yaşadı ve gördü sizler neyin peşindesiniz,bu ülkede dini inancının gereği başını gururla örtüp gururla topluma faydalı işler yapıyorsa,başörtülü öğrenci dışlanmadan okuluna gidebiliyorsa,başörtülü memurlar devlete ve topluma severek hizmet veriyorsa,başörtülü öğretmenler okullarda yadırganmadan mesleklerini yapabiliyorlarsa ,bütün bunlar bu ülkede değişimin ve özgürlüğün en büyük kanıtlarındandır,şuan benim oğlumun öğretmeni başörtülü ve çok samimi söylüyorum çocuğumun böyle başarılı,bilgili ,aydın bir öğretmeni olduğu için gurur duyuyorum bu örtü yasağı kalkmasaydı belkide bu öğretmenimiz evinde oturacak mesleğini yapamayacak ve yıllarca okuduğu boşa gidecek toplumada hiçbir faydası olmayışının üzüntüsünü yaşayacaktı.
      Biz halk olarak yapılan doğruların,yapılan değişimlerin,yapılan hizmetlerin farkındayız bizlere sunulan özgürlüklerin farkındayız elinizi vicdanınıza koyup sizde birazcık ta olsa kabul edin artık bunları.

                                                   GERÇEK HİZMETLER

  Gaziantep in Türkiyeye ve dünyaya adını Celal Doğanla duyurduğu inkar edilemez bir gerçektir.Gaziantepin her alanda gelişmesi ve yenilenmesi celal doğan sayesinde olmuştur,sanayide,sporda,tekstilde ve birçok iş sahasında celal doğan Gaziantep için çok büyük yatırımlar yaptı ve yaptırdı,modern bir şehir ünvanına onun sayesinde kavuştu,yenilendi ve gelişti,Gaziantep için çok önemli adımlar attı yollar çizdi,istikrarlı bir şekilde yıllarca Gaziantep için çalıştı ve başardı,onun attığı bu adımlar ve çizdiği yollar ondan sonra gelenlere örnek teşkil etti ve Asım Güzelbey in belediye başkanlığına gelmesiyle Gaziantep aynı çizgide gelişmeye ve yenilenmeye devam etti,Asım Güzelbeyin şehre modern yapılar katması,kültürel değerlerimizi koruma altına alması tarihi yapılara sahip çıkması,doğaya verdiği önemle parkların çoğaltılması,hastanelerin yenilenmesi ve daha birçok yararlı hizmetlerle Gaziantepe verdiği önemi gözler önüne serdi ve şimdi,aday olan Fatma Şahininde aynı yolda ve çizgide Gaziantepe gönül vereceğini biliyoruz ve bir kadın olarak şehre ayrı güzellikler ve yenilikler getireceğini şimdiden tahmin edebiliyorum,bir kadın olarak kadın bir belediye başkanımızın olmasından gurur duyacağız,çünkü kadın eli değen her yerin güzelleştiği bir gerçek, o yüzden Fatma Şahinin bu şehre katacağı güzellikleri düşünmek bile bize heyecan ve umut veriyor,Fatma şahinin bu alanda da başarılı olacağından hiç şüphem yok ona bu yolda başarılar diliyorum bir Gaziantepli olarak Gaziantepe canı gönülden hizmet verip Gaziantepi dahada ileriye götüreceğini düşünüyorum.
   Ve işte gördünüz ben parti taraftarı değilim ben hizmet taraftarıyım kim halk için gerçekten çalışmış çabalamışsa ortaya çıkan sonuçla kendini kanıtlamışsa hangi partiden olursa olsun çabası ve hizmetleri inkar edilemez,bende halktan biri olarak gerek şehrimize gerek Türkiyeye kim en iyi hizmeti vermişse ve vereceğine inanmışsam  onun takdircisiyim ve taraftarıyım.

                           BEKLENEN YAZI DİZİSİ  


  Ayın 15 inde konuşacak ve her şey altüst olacak diyenlerin beklediği konuşma, yazı dizisi halinde bu gün başladı,daha önceleri tabiri caizse yerden yere vurdukları,olmayacak sıfatlarla adlandırdıkları,oysa bu gün saygıdeğer ünvanını verdikleri Fethullah hocalarının umutla bekledikleri konuşma bugün kendi gazetesinde başladı ve görün bakın bu yazılardan kimler neler çıkaracak,o dört gözle açık yakalamak isteyenler bu yazılardan işlerine gelen kelimelerden ne senaryolar yazacaklar,o kelimeleri cımbızla yazıdan çekip süsleyip,makyajlayıp halka kendi düşüncelerini hocanın sözleriymiş gibi sunacaklar,o yazılardan prim yapmak isteyenler yazının devamını okumak için gece uyku uyuyamayacaklar,bir senedir halkı etkilemek,inanmalarını sağlamak için her türlü yola başvuranlar ve Akp ye güvenenlerin beynini bulandırmak için ortalığa kıvılcım atıp maskelerini takıp bekleyenler ,şimdi  bu yazıyla bütün dengelerin sarsılacağını ve AKP nin seçmenini kaybedeceğini umuyorlar ama düşünemedikleri  bir şey var ne yazılırsa yazılsın,ne oyunlar oynanırsa oynansın,halk gerçeğin ne olduğunu ayırt edecek ve neye inanacağını bilecek zihniyette,çalınanın,satılanın hesabını tutacak seviyede ve halk hem çalıp,hem satıp hemde bu kadar hizmetleri halkına sunan,Türkiyeyi bu seviyeye getiren,halkına barış,bereket,refah sunan böyle bir liderden kolay kolay vazgeçmeyecektir ,o yüzden siz ne derseniz deyin ne yaparsanız yapın halkın gözünü boyayamayacaksınız söylediğiniz iddia ettiğiniz her şeyin yanında bu ülkede değişimin,gelişimin ve hizmetlerinde ortada olduğunu kabul edin artık.....

                                                      SAHİPSİZ EVLER

   
   Son iki senedir sınır ili olmanın ceremesini yaşıyoruz,Kilis,Şanlıurfa ve biz Gaziantepliler Suriyelilerin Türkiyeye sığınmaya başlamasından bu yana kendi şehrimizde yabancı muamelesi görmeye başladık ,çünkü Antepdeki ev sahipleri kendi hemşehrililerini yoksayıp suriyelere ev satıp ev kiraya vermek için birbiriyle yarış haline girdiler,bu öyle bir yarış olduki,kazananı yok ama kaybedeni çok bir yarış oldu,Antepde evi olan birçok ev sahibi evini satılığa çıkarıp kendi kiraya çıktı,sebep ise evi olmayan Suriyelilerin üzerinden rant yapmaktı,çünkü satılığa çıkarılan evlerin fiyatı öyle böyle değil dudak uçurtacak kadar uçuk fiyatlardı ,Suriyeliler şehrimize gelmeden önce 150 bin lira olan Karataş dediğimiz semtte evler biranda 250-300 bine kadar çıktı bu bir şey değil İbrahimlide ise 250 binden başlayan evler 400-450 bine kadar fırladı şaka değil bizde önce şakamı diye yanlışmı anladık acaba diye satılık yazan ilanlardaki numaraları arayıp fiyatı doğru duyduğumuza emin olmak için tekrar tekrar sorduk ve büyük şaşkınlıklar yaşadık ve bu sadece satılık olanlarda değil kiralık olanlarda iki üç kat arttı, işte böyle hepsi birlik olup kendi memleketlilerini unutup Suriyelileri bu tuzağın içine düşürme yarışına girdiler,ama düşünemedikleri bir şey vardı ,o savaşın ortasından kendi canlarını zor kurtarmış bu insanların bu evleri almaya nasıl güçleri yetecekti,binbir zorluklarla kredilerle ev almak isteyen kendi hemşehrililerini yoksayıp,oturup bu tuzağa düşecek insan beklediler, peki her şey hayal ettikleri gibi mi oldu ,hayır olmadı olmasını beklemek de hayalin ötesine gitmezdi zaten,kendi semtimizden biliyorum tam dokuz aydır satılık yazan afişler balkonlarda,camlarda çürüdü ama bir türlü o daireler alıcısını bulamadı ve bu fiyatlarla bulması da mümkün değil.
      Her şeyleri para olmuş bu insanlara Allah vicdan versin demekten başka elimizden gelen bir şey yok,yazık ki ev sahibi olmak isteyenlerin ev almalarıda bu şartlarda hayal oldu.


                             HANİ BENİM GENÇLİĞİM ANNE
   Yeter artık kimse kimsenin ekmeğine göz dikmesin,kimse kimsenin huzurunu bozmasın,kimse masumlara ve çocuklara dokunmasın,kimsenin çocukluğu,gençliği çalınmasın,haksız yere kimse karanlıklara atılmasın, bu ülkede hepimizi aynı güneş aynı hislerle ısıtsın ,soluduğumuz aynı havayı aynı duygularla çekmiş olalım ciğerlerimize,nerede olursak olalım gece gökyüzüne baktığımızda o ay ve yıldızlar bayrağımızı çağrıştırsın bize,aynı gökyüzünü görüp,aynı güneşi bekliyoruz,aynı havayı soluyup,aynı yıldızları sayıyoruz ,o halde neyi paylaşamıyoruz,bu ülkede hepimizin bu topraklarda,bu çocuklar ,bu polisler ,bu gençlerde bizim,hepimiz aynı gökyüzü altında aynı topraklarda yaşıyoruz bırakın kini nefreti dost olalım kardeş olalım,yıldızlar gibi bir arada yaşamaya ve herkesi kendimize hayran bırakmaya çalışalım......
  Ahmet Kaya nın bu şarkısı beni her dinlediğimde duygulandırmıştır,bu sefer daha başka duygularla dinledim ve daha çok etkilendim,son eylemlerde ve daha öncesinde hayatını kaybeden o gencecik fidanlar ve arkasında yetim kalan çocukların polis babaları geldi gözümün önüne, ve bu duygularla diyorum ki,kimsenin sevinci,çocukluğu,gençliği yarım kalmasın,kimsenin çocukları yetim kalmasın ve hiç bir anne baba evlat acısı yaşamasın artık.
)



                     HERŞEYE VE HERKESE SAYGI
 
   Dün Berkin Elvanı uğurlamak için biraya gelen binlerce insanın duyarlılığı ve birlikteliği bazı istisnalar dışında gerçekten duygu vericiydi,yaşanan kötü ve acı olayları bu konudan ayrı tuttuğum için hiçbir kötü niyet ve sahtelik içermeyen insanların bu yaptığı anlamlı yürüyüşe saygı duyuyorum,ama benim yüreğime dokunan başka bir konudan bahsetmek istiyorum,o yürüyüş ve gösterilerde gözüme çarpan en acı karelerden birisi baş nimetimiz olan ekmeğin ayak hizalarında yerlere konulmasıydı bu manzaraya  saygı duyacak kimseyi de tanımıyorum bu gerçekten düşünülmeden yapılmış bir gösteriydi,bize daha konuşmayı anlamayı öğrendiğimiz andan itibaren ekmeğe saygıyı öğrettiler,yere yanlışlıkla bile düşse ekmeği alnımıza götürüp üç kere öpmeyi öğrettiler,yere dökülen kırıntıların üzerine basılmadan toplanmasını öğrettiler,artan bayatlayan ekmeklerin çöpe değil kuşlara ıslatarak verilmesini öğretttiler,işte bu yüzden ekmeğin kutsallığına inandık ve bildik,biz milletçe hepimiz aynı duyarlılıkta olduğumuzu düşünerek dünkü o ekmeklerle yapılan  gösterileri çokyanlış buldum,o ekmeklerin tabiki bilinçli yerlere konulduğunu düşünmüyorum ama keşke etraftan gören,bilen kişiler o kişileri uyarsaydı.
    Tabiki bu eylemleri herkes işine geldiği ve görmek istediği gibi yorumlayacak ben ileri boyutlarını ve taraflarını konuşmak niyetinde değilim zaten,ben sadece gördüğüm ve etkilendiğim konuları kendi yorumumla dile getiriyorum işte bu günde etkilendiğim kare buydu onu yazmak istedim hepsi bu ,bizim ülkemizde bayrak,kuranı kerim ve ekmek kutsaldır,bunların yerlerde olması birimizi değil hepimizi üzer,ekmekle değil,şiddetle,saldırıyla değil ,saygıyla,anlayışla ,yanyana elele yürüyüşler görme dileğiyle.....
 

                                                BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ
  
   Dünden beri kanal kanal gezip haberleri takip ettim, her kanalda aynı konuyu çok farklı yorumlarla izledim,şimdi biz izleyici olarak hangisine inanmalıydık,sonuçta biz bu ülkede olan biteni medyadan öğreniyoruz peki hangisine inanmalıyız ulusal konularda tarafsız yayın yapan o kadar az sayıda kanal var ki onlardan bile bazen şüphe ediyoruz,Berkin olayı dün akşam her kanalda farklı yorumlandı farklı ele alındı,yorum ve taraf neresi olunursa olsun,hayata gözlerini yummuş küçücük,masum bir çocuğun üzerinden farklı sonuçlar ve yorumlar çıkarmanın Berkinin ailesinin acısını çoğaltmaktan başka bir şey yapmaz.Son günlerde yine bir kıvılcım çıkmasını ve bu kıvılcımdan ateş topları yapmayı bekleyen kesimler Berkinin ölümüyle yine gün yüzüne çıktılar,Berkini uğurlamak isteyen yüzlerce belki de binlerce duyarlı insanların arasına karışıp,ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar,oradakilerini tahrik edip olayı farklı boyutlara taşımak istiyorlar,sırf dün akşam ve sabah izlediğim birçok haberde taşlarla,sopalarla,tekmelerle etraflarındaki otobüslere,polis araçlarına,tomalara zarar veren onlarca gruplar gördüm ve ne yazıkki bu sabah ki haberlerde dün yaşanan olaylarda gencecik bir fidanın daha dalından koparıldığını görünce kahroldum,22 yaşında daha gençliğinin baharında olan Burak Canın olaylarda hayatını kaybetmesi herkesi olduğu gibi benide çok üzdü ve sonrasında Tuncelideki olaylarda da bir polisimizin hayatını kaybetmiş olduğu haberini de duyunca üzüntüm daha da arttı yazık değil mi ?,hem Burağın geride bıraktığı sevenlerine hem o polisimiz Ahmet Küçüktağın ailesine, bu acılar sizin vicdanınızı sızlatmaya yetmiyor mu?,geride kalan anne babaların ve yetim kalan polis çocuklarının gözyaşları ,feryatları sizin içinizi hiç mi yakmıyor?,  nedir amacınız,neye isyanınız ,böyle şiddetle,saldıryla nereye varacaksınız bir durun nefes alın ve düşünün kime zarar veriyorsunuz,kimin karşısındasınız,böyle eylemlerle neyi düzeltip ne elde edeceksiniz.
       Yeter artık başka Berkinler,Buraklar,ve başka polisler ölmesin sağduyunuzu dinleyin,vicdanınıza kulak verin,bu eylemler ve olaylar yüzünden yaşamını yitiren gerek halktan,gerekse polislerimizden olsun hepsi bu vatanın evlatları değilmi?İzmirdeki olaylarda elinde ekmekle feryat eden yaşlı teyzemize kulak verin bir düşünün,düşünün diyor bu evlatlar da,polislerde bizim, bu ülke hepimizin bütün bunlara ne gerek var diyor ve yaşananlara çok içten ağlıyor ,bi durun artık düşünün ,sağduyunuzu yitirmeden ,barış içinde kardeşce yaşamak varken,saldırının,şiddetin,tahriğin, bu amacını aşan eylemlerin ne size nede başkasına hiçbir faydası yoktur,dostça , kardeşce, barış içinde yaşamak dileğiyle.....


                                          ADAM  KİMDİR?

    
    
Bu akşam haberler yine siyasetçilerin mitinglerinden karelerle doluydu,o mitingler ki başlı başına  bazen bir komedi,bazen ise gerilim filmi izliyor hissi veriyor bana,bu akşamkilerin bazıları ise resmen sokak atışması yapan insanları çağrıştırdı ki o atışmalar çoğu zaman seviyesizce,şuursuzca söylenmiş kelimelerden oluşur,o an ağzından ne çıktığı hiç önem taşımaz tek gaye karşıdakini bastırmaktır eğer ki bastıramadığını hissederse bu sefer ya iftiraya yada şiddete başvurur,işte bu akşam ki izlediğim Kılıçdaroğlunun yaptığı miting haberide bana tam da bunu çağrıştırdı,sözde seçime hazırlanan bu kişinin kendinden ,yapılacak hizmetlerden bahsetmek,belediye başkan adayları hakkında konuşmalar yapmak yerine sürekli Erdoğandan bahsetmesi hemde bahsederken öyle böyle değil her taraftan saldırması,karşılıksız yapılan sokak atışması gibiydi,hergün biraz daha sert biraz daha acımasız olan sözleri bu akşam doruktaydı,baş çalıcı diye adlandırdığı  Erdoğana adamsan istifa edersin tabi böyle birisinede adam demek ne kadar doğru olur adam bile denmez diyor,bu ne kadar ağır bir söz ,ne kadar düşünülmeden söylenmiş bir söz,sen orada halktan oy isteyen birisin senin bu sözlerin birilerinin hoşuna giderken birilerini tahrik ediyordur amacın halkı birbirine düşürmek midir? adamlık sana göre neyle ölçülür,o mertebeye nasıl erilir sen söylede halkta bilsin,adamlık halktan ,hizmetten bahsetmek yerine hep karşıya taş ,çamur atmak mıdır?,kime oy verirlerse versinler saygı duymak yerine halka böyle birine oy verirken düşünün demek midi? ,adamlık sana göre nedir bilmiyorum ama bana göre siyasetçilik bu değildir,senin her mitinginin tamamı Erdoğana hakaret ve ithamlardan oluşuyor,bırak Erdoğanı artık, yapacaklarınızdan bahset,değiştireceklerinizden bahset yapılmayanlardan bahset yanlışlardan ve olması gerekenlerden bahset,her gittiğin ildeki sorunlarla ilgilen onlardan bahset Erdoğanı konuşmanın sana hiçbir getirisi olamaz buna emin ol, çünkü bu halk böyle asılsız,bomboş sözlerle değil yapılan binlerce hizmetler,yapılan binlerce yenilikler,yapılan değişimlerle,sunulan refah,huzur ve barışla değerlendiriyor Erdoğanı sen ve diğerleri ne söylerseniz söyleyin halkın kararını etkileyemeyeceksiniz, çünkü bu halk ne kör ne sağır nede dilsiz bu halk Erdoğandan öncesini ve Erdoğanla olan süreci  değerlendirecek zihniyette bu halk kime oy vereceğine başkaların sözüyle değil yapılan hizmetlerle karar verir,bu halk her şeyi görüp duyuyor sakince ve sabırla seçim günü bekliyor.
      Halkın gözünden daha da düşmeden sizlerde sakin ve olumlu davranışlar sergileyin artık,bırakın halk özgür iradesiyle oyunu kime vermek istiyorsa versin,halkı tahrik etmekten,caydırmaktan,etkilemekten vazgeçin,seviyesiz saldırıların kimseye faydası olmadığı gibi kimseyi de etkisi altına alamaz.


                                 HEY GİDİ GÜNLER HEY
Dün televizyonda kanal gezerken ulusal kanallarımızdan show tv de Ceylanın konuk olduğu programda Ceylanın söylediği kürtçe türküye denk geldim,gerçekten çok şaşırmıştım şaşkınlığım Ceylanın kürtçe türkü söylemesi değildi,şaşkınlığım ulusal bir kanalda buna izin verilmesiydi, ister istemez rahmetli Ahmet Kaya geldi gözlerimin önüne ve kanalların o zaman ki yayın politikaları geldi,dağ gibi adama kürtçe şarkı söyleyeceğim ve bunada klip çekeceğim demesi üzerine linç girişiminde bulanan sanatçıyım diyen o sanatçılar ve programcılar geldi gözümün önüne,yapılmamış bir şarkı yüzünden o dağ gibi adamı sürgün etmeleri,memleketine,ailesine,sevdiklerine ve onu seven dinleyen milyonlarca kişiye hasret bırakmaları,hakketmediği bir saldırı yüzünden yaşamayı ona haram etmeleri geldi gözlerimin önüne, şimdi bu gördüklerimi keşke Ahmet Kaya'da görseydi o çok istediği kürtçe şarkıları canlı canlı söyleseydi diyorum kürdüm ve kürtçe şarkı söylerim demenin ayıplanıp yuhlanmadığını görseydi,peki ne oldu da o zaman kürtçeye ve kürtlere karşı gelenler,kürtçeyi yanlış değerlendirip yanlış adlandıranlar,kürtçenin bir lisan olduğunu unutup pkk ile bağdaştıranlar, ne olduda yön değiştirdi,ne olduğunu ben söyleyeyim Başbakanımız Sayın Erdoğanın ayrımcılığın kalkması için yıllarca verdiği mücadelenin sonucuydu bu,bu ülkede yaşayan herkesin aynı hak ve özgürlüklere sahip olduğunun kanıtıydı,şu an kürtçe yayın yapan bir ulusal kanalımız varsa ve diğer kanallarda da kürtçe türküler,şarkılar söylenebiliyorsa bu Erdoğanın başarısıdır.
   Ah özgün adam, keşke uzaktan görüyor olsaydın bu günkü Ülkeni, ozaman senden vatan haini gibi sözedenler şimdi her sene seni anma törenleri düzenliyor,senin şarkılarından programlarına jenerikler yapıyorlar,senin şarkılarından hayatından slaytlar hazırlayıp halka (daha doğrusu yeni nesile)seni çok sevmişler gibi izlenim bırakmak istiyorlar,ah keşke görebilseydin görmek istediğin Türkiye'ye kavuştuğumuzu,keşke görebilseydin herkesin bu topraklarda birbiriyle kardeş olduğunu hep barış derdin,özgürlük derdin,demokrasi derdin şarkılarında ,bütün bunlar gerçek oldu rahat uyu AHMET KAYA.....



                                                                                                        11.03.2014


                       HER ŞEY SEÇİM İÇİN    
  Düne kadar Fettullah Gülen'i sevmeyenler,sahtekar ,düzenbaz diyenler,Gülenin okullarında dershanelerinde okuyan çocuklara öcüymüş gibi bakanlar,o çocukların beyinlerinin yıkandığını düşünerek acımasızca kendi çocuklarından uzaklaştıranlar,kimi Allaha dua ederken görseler aşağılar bir dil ve tavırla buda Fethullahçı diyenler,Erdoğanın Gülenin kuklası olduğunu böyle giderse ülkeye şeriat kanununun hükmedeceğini söyleyenler,zaman gazetesini okumayan okuyanlarada küfürler yağdıranlar,stv yi kanal listelerinden silip,izleyenlerede yobaz diyenler....şimdi söyleyin bizim bilmediğimiz ama sizin bildiğiniz ne oldu da bütün bu yaptıklarınızı söylediklerinizi inkar edip Gülenin tarafına geçtiniz geçmekle yetinmeyip,onunda sizin tarafınızda olması için dualar etmeye başladınız,Gülen hakkında bizim bilmediğimiz ne oldu? okullarını, dershanelerini Atatürkçülere mi devretti,gazete,tv ve bankasını sizlerden birilerine mi bağışladı?,ne oldu da o kral siz soytarı oldunuz,nedir bu dönekliğin,inkarcılığın sebebi,biz biliyoruz sebebini, tüm bunlar seçimi kazanma oyunlarınız,attığınız iftiralarınız,seviyesiz hakaretleriniz halkı tahrik planlarınız hepsi seçimi kazanmak için ama unuttuğunuz bir şey var oda bu halk nasıl gezi olaylarında sabırla ve sessizce yerinde oturup dualarla başbakanının yanında olduysa yine öyle olacak, sabırla sükunetle attığınız her çamurların size yapışacağı günü bekleyecek,Allah'a şükürler olsun ki bu oynanan oyunlar sayesinde başbakanımızın kimsenin kuklası olmadığını da gördük, bu halk için herkesi karşısına alabileceğini de gördük,bu halkın refahı,huzuru ve barışı için ne kadar çabaladığını da gördük,halkını bu kadar seven birisinden bizi nasıl soğutabilirsiniz mümkün mü bu sizce?
                                                                                                                        10.03.2014 


                                         


             SEÇİM ÇAMURLARI

 Ben bu blogu çoktan beri açmak istiyordum ama bir türlü fırsat bulamıyordum,bugün açmaya karar verdim sebep ise gündemin sıcaklığıydı, nereden başlarım diye düşünürken Erdoğana yapılan haksızlıklardan başlamaya karar verdim.
  Yaklaşık bir senedir yapılmayan oyun,atılmayan çamur kalmadı en ufak kıvılcımdan ateş topları oluşturan kesim en acımasız saldırısını taksim gezi olaylarıyla başlattılar 
netice ve hızlarını alamayınca 17 aralık olaylarıyla tekrar kenetlendiler hiç alakasız gruplar ve partiler birbirleriyle dost olup saldırıya,hakarete devam ettiler,ben bir vatandaş olarak bu yapılan haksız saldırılara ,seviyesiz hakaretlere,atılan çamurlara tepkimi buraya yazarak göstermek istedim,belki çok kişiye ulaşmayacak belki kimse fark etmeyecek ama ben kendi adıma sessiz kalmadığım için bir nebzede olsa rahat olacağım.
  Ve şimdi soruyorum bu karalamaları yapan ve yayanlara seçimin yaklaştığı bu günlerde ortalığa çıkıp sadece Erdoğandan konuşmak sizleri ne kadar siz yapıyor ne kadar halkı ikna edip kandıracağınızı düşünüyorsunuz taksim olaylarında ve devamındaki birçok oyunlarınızda sessiz kalan bizler 30 martta sesimizi duyuracağız buna emin olun siz ne söylerseniz söyleyin gerçekleri ne iki ses kaydıyla ne de attığınız iftiralarla değiştiremeyeceksiniz ,son günlerde sosyal medyada ve basında baş çalan diye adlandırdığınız kişi hangi vatandaştan ne kadar çalmış bunları konuşun çalan kişi dediğiniz kişi neden çaldıklarını keyifle yemek yerine Türkiyenin gelişmesi ve kalkınması için kendini adadı neden çaldıklarının hesabını yapıp oturacağı yerde Türkiyeyi dünyaya duyurmak ve tanıtmak için  çabaladı,neden önce imf nin kölesiyken şimdi borçsuz refah bir ulus olarak uluslararası söz hakkına bizi sahip etti,neden gerek içerde gerek dışarıda yapılan haksızlıklara ve ayrımcılıklara göz yummadı ve yumdurmadı,neden çaldıklarıyla kendine dünyanın her yerinde gayrimenkuller almak yerine Türkiyenin her köşesine hastaneler,okullar,yollar,toplu konutlar,parklar,modern toplu taşıma araçları ve daha birçok hizmetler yaptı ve yaptırdı,neden çaldıklarıyla uğraşmayıp ta  okumayan çocuk kalmasın,okulsuz ve öğretmensiz en ucra köşe kalmasın diye kendini yıprattı,Türkiyenin her köşesinde yaşlısından gencine çocuklardan bebeklere kadar hastanelerde sorunsuz ve masrafsız tedavi görsünler zenginlerle aynı şartlarda ve aynı hastanelerde aynı sağlık hizmetini masrafsız alsınlar diye çabaladı ve başardı,yıllar önce yani Erdoğandan önce bir memur maaşıyla yapılan belliyken şimdi her memurun işcinin kendisinin ve eşinin varsa çocuklarının elinde en son model akıllı telefonlar evlerinde en az bir bilgisayar var yıllar yıllar önce bir işcinin bir memurun ev sahibi olması hayel iken şimdi evsiz çalışan neredeyse yok gibi herkes ev sahibi olsun diye faizleri düşürüp toplu konutlara kira tutarından bile az ödemelerle herkesin ev sahibi olması için Türkiyenin her köşesine toplu konutlar yaptırdı,neden bu refahı kendi ve ailesiyle yaşamak varken halkın refahı ve huzuru için uğraştı,yıllardır çok şükür duyamadığınız kötü kelimeleri unuttunuz mu imf ve enflasyon size neler hatırlatıyor bunlar Türkiyenin kabusu haline gelen kelimelerdi,21 şubat 2001 deki büyük krizde Türkiyenin aldığı zararları kapanan kepenkleri,işsiz kalan binlerce kişiyi,dövizün fırlamasıyla borçlu olan kişilerin iflasa gittiğini yaşanan aile içi ve şahsi psikolojik sorunları bu krizle birlikte basına yansıyan yüzlerce boşanma ve intihar girişimlerini ne çabuk unuttunuz bu çalan kişi neden o haldeki bir Türkiyeyi borçtan, krizden kurtarmak için gecesini gündüzüne kattı ve çok şükür hayel bile edilemeyen seviyeye ve refaha kavuşturdu......

Şimdi tekrar soruyorum hırsız diyenlere,çıkarcı diyenlere,yalaka diyenlere yazmaya sığdıramadığım daha birçok önemli hizmetleri sunan bu kişiye vicdanınız sızlamadan yinede demeye devam edecek misiniz ?benim kide soru işte ,tabi ki edeceksiniz çünkü siz o çamurlarla Erdoğanın kirleneceğini ve meydanın size kalacağını düşünüyorsunuz ama unutmayın güneş balçıkla sıvanmayacağı gibi ışığından ve ısısından da hiçbir şey eksiltmeyecektir,ve ben son olarak hırsız diye itham ettiğiniz Sayın Erdoğana eğer vatandaş olarak benden çaldığı (ki zaten mümkün değil herşeye uçuk vergiler öderken şimdi neredeyse bedava yaşadığımız bu ülkede hiçbir vatandaşın lüks hariç devlete fazladan  ödediğimiz bir kuruş bile yok)ne varsa son kuruşuna kadar HELAL ediyorum......
                  


DÜNDEN BUGÜNE 


Bugün sizlerle 80 li yılların sonunda Rahmetli anneannemle yaşadığım yorucu bir günü paylaşmak istedim.
  Yaz tatiliydi okul yoktu,rahmetli anneanneciğim o günlerde sık sık doktora giderdi sık giderdi çünkü hiç bir netice alamazdı o günün stresi ve yorgunluğuyla akşam saatlerine yakın eve dönerdi,doktorların onu muayene etmeden ilaç yazıp gönderdiğini söylerdi,ona rağmen o ilaçları ağrıları dinecek diye umutla içerdi,ama o ilaçlar sadece geçici çözüm oluyorlardı etkisi geçince ağrıları ve şikayetleri yine başlardı yine birgün başka bir doktora gitmeye karar vermişti bu sefer  yanında benide götürmeye karar verdi ama ben niçin gideceğimi o zaman anlamamıştım tamam dedim sabah erkenden hemde çok erkendi daha evde herkes uyurken anneannem beni uyandırdı ve hadi gidelim dedi kahvaltı yapalım çok erken daha dedim ama anneannem ben orada simit alırım sana yersin dedi,yine anlam verememiştim bu kadar acele gitmemize tamam deyip yola koyulduk,ozamanlar gidilebilecek iki hastane vardı birisi bağkurluların gittiği devlet hastanesi diğeri ise ssklıların gittiği sigorta hastanesiydi anneannem sigortalı olduğu için sigorta hastanesine gitmiştik,ve daha hastanenin bahçe kapısından girdiğimiz andan itibaren çimlerde yatan ,ayakta gezen,yerlerde oturan her yaştan insanları görünce şaşırmıştım hastanenin içine girdiğimizde insan sayısı çok daha fazlaydı hem insanların kalabalığı hem hastanenin o ağır kokusu beni ürkütmüştü ve ben hala anneannemin beni niçin hastaneye getirdiğini anlamamıştım,koridorda ilerledik ve daha kalabalık bir yere geldik o kadar uzun bir sıra kuyruğu vardı ki hala o manzarayı hatırladıkça şaşkınlığım ve insanların umutsuz ve yorgun halleri beni duygulandırır,ve anneannem bak işte geç bile kalmışız dedi,bize sıra kaç saatte gelir Allah bilir dedi,erken gelme sebebimizi anlamıştım artık ,ama ben ne yapacaktım burada tam soracakken anneannem hadi kızım sen sıraya geç bende şurada bir yer bulup oturayım deyince niye geldiğimi anlamıştım,çocuk aklımla bu kalabalıkta anneannemi göremeyince kaybolacağım endişesi vardı bunu anneannem anlamıştı bak ben şurada olacağım hep sana bakacağım deyince ohhh dedim ve sıraya geçtim,küçüğüm diye beni arkaya ittirip önüme geçmek isteyenler oluyordu anneannem gelip kendini gösterince çekiliyorlardı,nihayet uzun bekleyişten sonra sıra bize gelmişti anneannem hemen yerinden kalkıp vezneye geldi,o zamanlar hastanın şansı veya şanssızlığı sıra fişini veren görevlinin elindeydi,o hangi doktora fiş verirse ona gidilirdi rahmetli anneannem bu durumun mağduru olduğu için oradaki görevliye oğlum beni falanca doktora yazma derdi ama nafile sert bir tavırla beğenmiyorsan özel muayenehanelere git teyze dedi,ve çaresiz fişi alıp doktorun olduğu yere doğru gittik ve oradaki kalabalıkta bahçe ve koridordan farksızdı,oturmak için koltuk,bank yok denilecek kadar azdı çoğu  yerlere oturmuş sıranın onlara gelmesini bekliyordu,sıranın bize gelme zamanı saatler alacaktı belli,anneannem bahçeye çıkıp simit alayım sana dedi kendi yiyemezdi çünkü doktor tahlil isteyebilirdi,bahçede epey oyalandık içeri girdik ama kalabalık hiç azalmamıştı,anneannem aç karnına öylece sıranın ona gelmesini bekliyordu ve hep eyvah öğlen arası olacak sıra bize gelmezse öğleden sonraya kalırız demişti ki tam öğle saatine yakın anneannemin ismi çağırıldı ve girdik anneannem sıkıntı ve şikayetlerinden bahsetti doktora doktor oturduğu yerden hiç kıpırdamadan hızlı hızlı reçete yazdı ve bunları kullan geçmezse gel dedi,şimdi ne yapacağız diye düşünürken anneannem hadi aşağıya ineceğiz dedi aşağıda ne vardı diye sordum ilaç kuyruğuna gireceğiz dedi hastanenin en alt katında karanlık ve boğucu bir yerde bu sefer dahada kalabalık insan manzarasıyla karşılaştım,herkes elinde reçetelerle iki tane görevlinin ilaç verdiği sırada uzun uzun kuyruklar oluşturmuş yorgun bir şekilde bekliyorlar,anneannem
hadi kızım sen sıraya geç bende bir yer bulup oturayım dedi ve öğle tatili olduğu için görevliler yemeğe çıktı kimse sırası kaybolmasın diye yerinden kıpırdamıyor çünkü öyle ellerinde sıra fişi falan yok kim önce gelmişse sıra önceliği onun oluyor,ve biz böyle saatlerce bekledik sıra bize gelmişti anneannem yerinden kalkıp geldi reçeteyi uzattı ve görevlinin teyze bu ilaçlardan birtanesi bitti olanları vereyim öbürü için yarın tekrar gel demesiyle anneannemin o çaresiz ve bitkin bakışları hiç gözümün önünden gitmez ve olan ilaçları alıp eve gelmemiz saat dördü bulmuştu annem de evde merakla bekliyordu olanları anlattık, anneannem ertesi sabah beni uyandırmaya kıyamadığı için tek başına gidip o ilacı alıp öğle saatlerinde eve gelmişti, şimdi düşünüyorum da o zamanlar doktor tahlil istediğinde o hasta insanlar bu çileye kaç gün katlanıyorlardı acaba....ve bu hastane çilesi sadece 80 lerde değil 90 larda da böyleydi maalesef...
       Diyeceğim şu ki Allaha binlerce şükürler olsun ki ve şu anki hükmetimizden Allah bin kere razı olsun ki benim çocuklarım bu manzaralarla hiç karşılaşmadılar gittiğimiz bütün devlet hastanelerinde gerek hademesi olsun gerek hemşiresi ve en önemlisi doktorları insanca muamele ediyorlar ve hastaneler özel hastanelerden farksız sıra beklemek yok,ayakta durmak yok,ben gideceğim doktoru nette araştırıp doktorumu seçerek netten randevu alarak gidiyorsam ve o hastanede hiç zaman kaybetmeden sıkılmadan tiksinmeden muayene ve tedavimi oluyorsam bundan daha büyük nimet olabilir mi sizce? sağlık önemliyse sağlık kuruluşları daha önemli rahmetli anneannemin hastane çilesi hiç gözümün önünden gitmez sağlıklı gidip hasta yorgun bitkin geldiği günleri de hiç unutmam o yüzden  ben başbakanımdan razıyım Allah da ondan razı olsun başka söze gerek yok.

.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder