Biz halk olarak yapılan doğruların,yapılan değişimlerin,yapılan hizmetlerin farkındayız bizlere sunulan özgürlüklerin farkındayız elinizi vicdanınıza koyup sizde birazcık ta olsa kabul edin artık bunları.
GERÇEK HİZMETLER
Gaziantep in Türkiyeye ve dünyaya adını Celal Doğanla duyurduğu inkar edilemez bir gerçektir.Gaziantepin her alanda gelişmesi ve yenilenmesi celal doğan sayesinde olmuştur,sanayide,sporda,tekstilde ve birçok iş sahasında celal doğan Gaziantep için çok büyük yatırımlar yaptı ve yaptırdı,modern bir şehir ünvanına onun sayesinde kavuştu,yenilendi ve gelişti,Gaziantep için çok önemli adımlar attı yollar çizdi,istikrarlı bir şekilde yıllarca Gaziantep için çalıştı ve başardı,onun attığı bu adımlar ve çizdiği yollar ondan sonra gelenlere örnek teşkil etti ve Asım Güzelbey in belediye başkanlığına gelmesiyle Gaziantep aynı çizgide gelişmeye ve yenilenmeye devam etti,Asım Güzelbeyin şehre modern yapılar katması,kültürel değerlerimizi koruma altına alması tarihi yapılara sahip çıkması,doğaya verdiği önemle parkların çoğaltılması,hastanelerin yenilenmesi ve daha birçok yararlı hizmetlerle Gaziantepe verdiği önemi gözler önüne serdi ve şimdi,aday olan Fatma Şahininde aynı yolda ve çizgide Gaziantepe gönül vereceğini biliyoruz ve bir kadın olarak şehre ayrı güzellikler ve yenilikler getireceğini şimdiden tahmin edebiliyorum,bir kadın olarak kadın bir belediye başkanımızın olmasından gurur duyacağız,çünkü kadın eli değen her yerin güzelleştiği bir gerçek, o yüzden Fatma Şahinin bu şehre katacağı güzellikleri düşünmek bile bize heyecan ve umut veriyor,Fatma şahinin bu alanda da başarılı olacağından hiç şüphem yok ona bu yolda başarılar diliyorum bir Gaziantepli olarak Gaziantepe canı gönülden hizmet verip Gaziantepi dahada ileriye götüreceğini düşünüyorum.
Ve işte gördünüz ben parti taraftarı değilim ben hizmet taraftarıyım kim halk için gerçekten çalışmış çabalamışsa ortaya çıkan sonuçla kendini kanıtlamışsa hangi partiden olursa olsun çabası ve hizmetleri inkar edilemez,bende halktan biri olarak gerek şehrimize gerek Türkiyeye kim en iyi hizmeti vermişse ve vereceğine inanmışsam onun takdircisiyim ve taraftarıyım.
BEKLENEN YAZI DİZİSİ
Ayın 15 inde konuşacak ve her şey altüst olacak diyenlerin beklediği konuşma, yazı dizisi halinde bu gün başladı,daha önceleri tabiri caizse yerden yere vurdukları,olmayacak sıfatlarla adlandırdıkları,oysa bu gün saygıdeğer ünvanını verdikleri Fethullah hocalarının umutla bekledikleri konuşma bugün kendi gazetesinde başladı ve görün bakın bu yazılardan kimler neler çıkaracak,o dört gözle açık yakalamak isteyenler bu yazılardan işlerine gelen kelimelerden ne senaryolar yazacaklar,o kelimeleri cımbızla yazıdan çekip süsleyip,makyajlayıp halka kendi düşüncelerini hocanın sözleriymiş gibi sunacaklar,o yazılardan prim yapmak isteyenler yazının devamını okumak için gece uyku uyuyamayacaklar,bir senedir halkı etkilemek,inanmalarını sağlamak için her türlü yola başvuranlar ve Akp ye güvenenlerin beynini bulandırmak için ortalığa kıvılcım atıp maskelerini takıp bekleyenler ,şimdi bu yazıyla bütün dengelerin sarsılacağını ve AKP nin seçmenini kaybedeceğini umuyorlar ama düşünemedikleri bir şey var ne yazılırsa yazılsın,ne oyunlar oynanırsa oynansın,halk gerçeğin ne olduğunu ayırt edecek ve neye inanacağını bilecek zihniyette,çalınanın,satılanın hesabını tutacak seviyede ve halk hem çalıp,hem satıp hemde bu kadar hizmetleri halkına sunan,Türkiyeyi bu seviyeye getiren,halkına barış,bereket,refah sunan böyle bir liderden kolay kolay vazgeçmeyecektir ,o yüzden siz ne derseniz deyin ne yaparsanız yapın halkın gözünü boyayamayacaksınız söylediğiniz iddia ettiğiniz her şeyin yanında bu ülkede değişimin,gelişimin ve hizmetlerinde ortada olduğunu kabul edin artık.....
SAHİPSİZ EVLER
Son iki senedir sınır ili olmanın ceremesini yaşıyoruz,Kilis,Şanlıurfa ve biz Gaziantepliler Suriyelilerin Türkiyeye sığınmaya başlamasından bu yana kendi şehrimizde yabancı muamelesi görmeye başladık ,çünkü Antepdeki ev sahipleri kendi hemşehrililerini yoksayıp suriyelere ev satıp ev kiraya vermek için birbiriyle yarış haline girdiler,bu öyle bir yarış olduki,kazananı yok ama kaybedeni çok bir yarış oldu,Antepde evi olan birçok ev sahibi evini satılığa çıkarıp kendi kiraya çıktı,sebep ise evi olmayan Suriyelilerin üzerinden rant yapmaktı,çünkü satılığa çıkarılan evlerin fiyatı öyle böyle değil dudak uçurtacak kadar uçuk fiyatlardı ,Suriyeliler şehrimize gelmeden önce 150 bin lira olan Karataş dediğimiz semtte evler biranda 250-300 bine kadar çıktı bu bir şey değil İbrahimlide ise 250 binden başlayan evler 400-450 bine kadar fırladı şaka değil bizde önce şakamı diye yanlışmı anladık acaba diye satılık yazan ilanlardaki numaraları arayıp fiyatı doğru duyduğumuza emin olmak için tekrar tekrar sorduk ve büyük şaşkınlıklar yaşadık ve bu sadece satılık olanlarda değil kiralık olanlarda iki üç kat arttı, işte böyle hepsi birlik olup kendi memleketlilerini unutup Suriyelileri bu tuzağın içine düşürme yarışına girdiler,ama düşünemedikleri bir şey vardı ,o savaşın ortasından kendi canlarını zor kurtarmış bu insanların bu evleri almaya nasıl güçleri yetecekti,binbir zorluklarla kredilerle ev almak isteyen kendi hemşehrililerini yoksayıp,oturup bu tuzağa düşecek insan beklediler, peki her şey hayal ettikleri gibi mi oldu ,hayır olmadı olmasını beklemek de hayalin ötesine gitmezdi zaten,kendi semtimizden biliyorum tam dokuz aydır satılık yazan afişler balkonlarda,camlarda çürüdü ama bir türlü o daireler alıcısını bulamadı ve bu fiyatlarla bulması da mümkün değil.
Her şeyleri para olmuş bu insanlara Allah vicdan versin demekten başka elimizden gelen bir şey yok,yazık ki ev sahibi olmak isteyenlerin ev almalarıda bu şartlarda hayal oldu.
HANİ BENİM GENÇLİĞİM ANNE
Yeter artık kimse kimsenin ekmeğine göz dikmesin,kimse kimsenin huzurunu bozmasın,kimse masumlara ve çocuklara dokunmasın,kimsenin çocukluğu,gençliği çalınmasın,haksız yere kimse karanlıklara atılmasın, bu ülkede hepimizi aynı güneş aynı hislerle ısıtsın ,soluduğumuz aynı havayı aynı duygularla çekmiş olalım ciğerlerimize,nerede olursak olalım gece gökyüzüne baktığımızda o ay ve yıldızlar bayrağımızı çağrıştırsın bize,aynı gökyüzünü görüp,aynı güneşi bekliyoruz,aynı havayı soluyup,aynı yıldızları sayıyoruz ,o halde neyi paylaşamıyoruz,bu ülkede hepimizin bu topraklarda,bu çocuklar ,bu polisler ,bu gençlerde bizim,hepimiz aynı gökyüzü altında aynı topraklarda yaşıyoruz bırakın kini nefreti dost olalım kardeş olalım,yıldızlar gibi bir arada yaşamaya ve herkesi kendimize hayran bırakmaya çalışalım......
Ahmet Kaya nın bu şarkısı beni her dinlediğimde duygulandırmıştır,bu sefer daha başka duygularla dinledim ve daha çok etkilendim,son eylemlerde ve daha öncesinde hayatını kaybeden o gencecik fidanlar ve arkasında yetim kalan çocukların polis babaları geldi gözümün önüne, ve bu duygularla diyorum ki,kimsenin sevinci,çocukluğu,gençliği yarım kalmasın,kimsenin çocukları yetim kalmasın ve hiç bir anne baba evlat acısı yaşamasın artık.
)
HERŞEYE VE HERKESE SAYGI
Dün Berkin Elvanı uğurlamak için biraya gelen binlerce insanın duyarlılığı ve birlikteliği bazı istisnalar dışında gerçekten duygu vericiydi,yaşanan kötü ve acı olayları bu konudan ayrı tuttuğum için hiçbir kötü niyet ve sahtelik içermeyen insanların bu yaptığı anlamlı yürüyüşe saygı duyuyorum,ama benim yüreğime dokunan başka bir konudan bahsetmek istiyorum,o yürüyüş ve gösterilerde gözüme çarpan en acı karelerden birisi baş nimetimiz olan ekmeğin ayak hizalarında yerlere konulmasıydı bu manzaraya saygı duyacak kimseyi de tanımıyorum bu gerçekten düşünülmeden yapılmış bir gösteriydi,bize daha konuşmayı anlamayı öğrendiğimiz andan itibaren ekmeğe saygıyı öğrettiler,yere yanlışlıkla bile düşse ekmeği alnımıza götürüp üç kere öpmeyi öğrettiler,yere dökülen kırıntıların üzerine basılmadan toplanmasını öğrettiler,artan bayatlayan ekmeklerin çöpe değil kuşlara ıslatarak verilmesini öğretttiler,işte bu yüzden ekmeğin kutsallığına inandık ve bildik,biz milletçe hepimiz aynı duyarlılıkta olduğumuzu düşünerek dünkü o ekmeklerle yapılan gösterileri çokyanlış buldum,o ekmeklerin tabiki bilinçli yerlere konulduğunu düşünmüyorum ama keşke etraftan gören,bilen kişiler o kişileri uyarsaydı.
Tabiki bu eylemleri herkes işine geldiği ve görmek istediği gibi yorumlayacak ben ileri boyutlarını ve taraflarını konuşmak niyetinde değilim zaten,ben sadece gördüğüm ve etkilendiğim konuları kendi yorumumla dile getiriyorum işte bu günde etkilendiğim kare buydu onu yazmak istedim hepsi bu ,bizim ülkemizde bayrak,kuranı kerim ve ekmek kutsaldır,bunların yerlerde olması birimizi değil hepimizi üzer,ekmekle değil,şiddetle,saldırıyla değil ,saygıyla,anlayışla ,yanyana elele yürüyüşler görme dileğiyle.....
BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ
Dünden beri kanal kanal gezip haberleri takip ettim, her kanalda aynı konuyu çok farklı yorumlarla izledim,şimdi biz izleyici olarak hangisine inanmalıydık,sonuçta biz bu ülkede olan biteni medyadan öğreniyoruz peki hangisine inanmalıyız ulusal konularda tarafsız yayın yapan o kadar az sayıda kanal var ki onlardan bile bazen şüphe ediyoruz,Berkin olayı dün akşam her kanalda farklı yorumlandı farklı ele alındı,yorum ve taraf neresi olunursa olsun,hayata gözlerini yummuş küçücük,masum bir çocuğun üzerinden farklı sonuçlar ve yorumlar çıkarmanın Berkinin ailesinin acısını çoğaltmaktan başka bir şey yapmaz.Son günlerde yine bir kıvılcım çıkmasını ve bu kıvılcımdan ateş topları yapmayı bekleyen kesimler Berkinin ölümüyle yine gün yüzüne çıktılar,Berkini uğurlamak isteyen yüzlerce belki de binlerce duyarlı insanların arasına karışıp,ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar,oradakilerini tahrik edip olayı farklı boyutlara taşımak istiyorlar,sırf dün akşam ve sabah izlediğim birçok haberde taşlarla,sopalarla,tekmelerle etraflarındaki otobüslere,polis araçlarına,tomalara zarar veren onlarca gruplar gördüm ve ne yazıkki bu sabah ki haberlerde dün yaşanan olaylarda gencecik bir fidanın daha dalından koparıldığını görünce kahroldum,22 yaşında daha gençliğinin baharında olan Burak Canın olaylarda hayatını kaybetmesi herkesi olduğu gibi benide çok üzdü ve sonrasında Tuncelideki olaylarda da bir polisimizin hayatını kaybetmiş olduğu haberini de duyunca üzüntüm daha da arttı yazık değil mi ?,hem Burağın geride bıraktığı sevenlerine hem o polisimiz Ahmet Küçüktağın ailesine, bu acılar sizin vicdanınızı sızlatmaya yetmiyor mu?,geride kalan anne babaların ve yetim kalan polis çocuklarının gözyaşları ,feryatları sizin içinizi hiç mi yakmıyor?, nedir amacınız,neye isyanınız ,böyle şiddetle,saldıryla nereye varacaksınız bir durun nefes alın ve düşünün kime zarar veriyorsunuz,kimin karşısındasınız,böyle eylemlerle neyi düzeltip ne elde edeceksiniz.
Yeter artık başka Berkinler,Buraklar,ve başka polisler ölmesin sağduyunuzu dinleyin,vicdanınıza kulak verin,bu eylemler ve olaylar yüzünden yaşamını yitiren gerek halktan,gerekse polislerimizden olsun hepsi bu vatanın evlatları değilmi?İzmirdeki olaylarda elinde ekmekle feryat eden yaşlı teyzemize kulak verin bir düşünün,düşünün diyor bu evlatlar da,polislerde bizim, bu ülke hepimizin bütün bunlara ne gerek var diyor ve yaşananlara çok içten ağlıyor ,bi durun artık düşünün ,sağduyunuzu yitirmeden ,barış içinde kardeşce yaşamak varken,saldırının,şiddetin,tahriğin, bu amacını aşan eylemlerin ne size nede başkasına hiçbir faydası yoktur,dostça , kardeşce, barış içinde yaşamak dileğiyle.....
ADAM KİMDİR?
Bu akşam haberler yine siyasetçilerin mitinglerinden karelerle doluydu,o mitingler ki başlı başına bazen bir komedi,bazen ise gerilim filmi izliyor hissi veriyor bana,bu akşamkilerin bazıları ise resmen sokak atışması yapan insanları çağrıştırdı ki o atışmalar çoğu zaman seviyesizce,şuursuzca söylenmiş kelimelerden oluşur,o an ağzından ne çıktığı hiç önem taşımaz tek gaye karşıdakini bastırmaktır eğer ki bastıramadığını hissederse bu sefer ya iftiraya yada şiddete başvurur,işte bu akşam ki izlediğim Kılıçdaroğlunun yaptığı miting haberide bana tam da bunu çağrıştırdı,sözde seçime hazırlanan bu kişinin kendinden ,yapılacak hizmetlerden bahsetmek,belediye başkan adayları hakkında konuşmalar yapmak yerine sürekli Erdoğandan bahsetmesi hemde bahsederken öyle böyle değil her taraftan saldırması,karşılıksız yapılan sokak atışması gibiydi,hergün biraz daha sert biraz daha acımasız olan sözleri bu akşam doruktaydı,baş çalıcı diye adlandırdığı Erdoğana adamsan istifa edersin tabi böyle birisinede adam demek ne kadar doğru olur adam bile denmez diyor,bu ne kadar ağır bir söz ,ne kadar düşünülmeden söylenmiş bir söz,sen orada halktan oy isteyen birisin senin bu sözlerin birilerinin hoşuna giderken birilerini tahrik ediyordur amacın halkı birbirine düşürmek midir? adamlık sana göre neyle ölçülür,o mertebeye nasıl erilir sen söylede halkta bilsin,adamlık halktan ,hizmetten bahsetmek yerine hep karşıya taş ,çamur atmak mıdır?,kime oy verirlerse versinler saygı duymak yerine halka böyle birine oy verirken düşünün demek midi? ,adamlık sana göre nedir bilmiyorum ama bana göre siyasetçilik bu değildir,senin her mitinginin tamamı Erdoğana hakaret ve ithamlardan oluşuyor,bırak Erdoğanı artık, yapacaklarınızdan bahset,değiştireceklerinizden bahset yapılmayanlardan bahset yanlışlardan ve olması gerekenlerden bahset,her gittiğin ildeki sorunlarla ilgilen onlardan bahset Erdoğanı konuşmanın sana hiçbir getirisi olamaz buna emin ol, çünkü bu halk böyle asılsız,bomboş sözlerle değil yapılan binlerce hizmetler,yapılan binlerce yenilikler,yapılan değişimlerle,sunulan refah,huzur ve barışla değerlendiriyor Erdoğanı sen ve diğerleri ne söylerseniz söyleyin halkın kararını etkileyemeyeceksiniz, çünkü bu halk ne kör ne sağır nede dilsiz bu halk Erdoğandan öncesini ve Erdoğanla olan süreci değerlendirecek zihniyette bu halk kime oy vereceğine başkaların sözüyle değil yapılan hizmetlerle karar verir,bu halk her şeyi görüp duyuyor sakince ve sabırla seçim günü bekliyor.
Halkın gözünden daha da düşmeden sizlerde sakin ve olumlu davranışlar sergileyin artık,bırakın halk özgür iradesiyle oyunu kime vermek istiyorsa versin,halkı tahrik etmekten,caydırmaktan,etkilemekten vazgeçin,seviyesiz saldırıların kimseye faydası olmadığı gibi kimseyi de etkisi altına alamaz.
HEY GİDİ GÜNLER HEY
Ah özgün adam, keşke uzaktan görüyor olsaydın bu günkü Ülkeni, ozaman senden vatan haini gibi sözedenler şimdi her sene seni anma törenleri düzenliyor,senin şarkılarından programlarına jenerikler yapıyorlar,senin şarkılarından hayatından slaytlar hazırlayıp halka (daha doğrusu yeni nesile)seni çok sevmişler gibi izlenim bırakmak istiyorlar,ah keşke görebilseydin görmek istediğin Türkiye'ye kavuştuğumuzu,keşke görebilseydin herkesin bu topraklarda birbiriyle kardeş olduğunu hep barış derdin,özgürlük derdin,demokrasi derdin şarkılarında ,bütün bunlar gerçek oldu rahat uyu AHMET KAYA.....
11.03.2014
HER ŞEY SEÇİM İÇİN

10.03.2014
SEÇİM ÇAMURLARI
Ben bu blogu çoktan beri açmak istiyordum ama bir türlü fırsat bulamıyordum,bugün açmaya karar verdim sebep ise gündemin sıcaklığıydı, nereden başlarım diye düşünürken Erdoğana yapılan haksızlıklardan başlamaya karar verdim.
Yaklaşık bir senedir yapılmayan oyun,atılmayan çamur kalmadı en ufak kıvılcımdan ateş topları oluşturan kesim en acımasız saldırısını taksim gezi olaylarıyla başlattılar
netice ve hızlarını alamayınca 17 aralık olaylarıyla tekrar kenetlendiler hiç alakasız gruplar ve partiler birbirleriyle dost olup saldırıya,hakarete devam ettiler,ben bir vatandaş olarak bu yapılan haksız saldırılara ,seviyesiz hakaretlere,atılan çamurlara tepkimi buraya yazarak göstermek istedim,belki çok kişiye ulaşmayacak belki kimse fark etmeyecek ama ben kendi adıma sessiz kalmadığım için bir nebzede olsa rahat olacağım.
Ve şimdi soruyorum bu karalamaları yapan ve yayanlara seçimin yaklaştığı bu günlerde ortalığa çıkıp sadece Erdoğandan konuşmak sizleri ne kadar siz yapıyor ne kadar halkı ikna edip kandıracağınızı düşünüyorsunuz taksim olaylarında ve devamındaki birçok oyunlarınızda sessiz kalan bizler 30 martta sesimizi duyuracağız buna emin olun siz ne söylerseniz söyleyin gerçekleri ne iki ses kaydıyla ne de attığınız iftiralarla değiştiremeyeceksiniz ,son günlerde sosyal medyada ve basında baş çalan diye adlandırdığınız kişi hangi vatandaştan ne kadar çalmış bunları konuşun çalan kişi dediğiniz kişi neden çaldıklarını keyifle yemek yerine Türkiyenin gelişmesi ve kalkınması için kendini adadı neden çaldıklarının hesabını yapıp oturacağı yerde Türkiyeyi dünyaya duyurmak ve tanıtmak için çabaladı,neden önce imf nin kölesiyken şimdi borçsuz refah bir ulus olarak uluslararası söz hakkına bizi sahip etti,neden gerek içerde gerek dışarıda yapılan haksızlıklara ve ayrımcılıklara göz yummadı ve yumdurmadı,neden çaldıklarıyla kendine dünyanın her yerinde gayrimenkuller almak yerine Türkiyenin her köşesine hastaneler,okullar,yollar,toplu konutlar,parklar,modern toplu taşıma araçları ve daha birçok hizmetler yaptı ve yaptırdı,neden çaldıklarıyla uğraşmayıp ta okumayan çocuk kalmasın,okulsuz ve öğretmensiz en ucra köşe kalmasın diye kendini yıprattı,Türkiyenin her köşesinde yaşlısından gencine çocuklardan bebeklere kadar hastanelerde sorunsuz ve masrafsız tedavi görsünler zenginlerle aynı şartlarda ve aynı hastanelerde aynı sağlık hizmetini masrafsız alsınlar diye çabaladı ve başardı,yıllar önce yani Erdoğandan önce bir memur maaşıyla yapılan belliyken şimdi her memurun işcinin kendisinin ve eşinin varsa çocuklarının elinde en son model akıllı telefonlar evlerinde en az bir bilgisayar var yıllar yıllar önce bir işcinin bir memurun ev sahibi olması hayel iken şimdi evsiz çalışan neredeyse yok gibi herkes ev sahibi olsun diye faizleri düşürüp toplu konutlara kira tutarından bile az ödemelerle herkesin ev sahibi olması için Türkiyenin her köşesine toplu konutlar yaptırdı,neden bu refahı kendi ve ailesiyle yaşamak varken halkın refahı ve huzuru için uğraştı,yıllardır çok şükür duyamadığınız kötü kelimeleri unuttunuz mu imf ve enflasyon size neler hatırlatıyor bunlar Türkiyenin kabusu haline gelen kelimelerdi,21 şubat 2001 deki büyük krizde Türkiyenin aldığı zararları kapanan kepenkleri,işsiz kalan binlerce kişiyi,dövizün fırlamasıyla borçlu olan kişilerin iflasa gittiğini yaşanan aile içi ve şahsi psikolojik sorunları bu krizle birlikte basına yansıyan yüzlerce boşanma ve intihar girişimlerini ne çabuk unuttunuz bu çalan kişi neden o haldeki bir Türkiyeyi borçtan, krizden kurtarmak için gecesini gündüzüne kattı ve çok şükür hayel bile edilemeyen seviyeye ve refaha kavuşturdu......

DÜNDEN BUGÜNE
Bugün sizlerle 80 li yılların sonunda Rahmetli anneannemle yaşadığım yorucu bir günü paylaşmak istedim.

hadi kızım sen sıraya geç bende bir yer bulup oturayım dedi ve öğle tatili olduğu için görevliler yemeğe çıktı kimse sırası kaybolmasın diye yerinden kıpırdamıyor çünkü öyle ellerinde sıra fişi falan yok kim önce gelmişse sıra önceliği onun oluyor,ve biz böyle saatlerce bekledik sıra bize gelmişti anneannem yerinden kalkıp geldi reçeteyi uzattı ve görevlinin teyze bu ilaçlardan birtanesi bitti olanları vereyim öbürü için yarın tekrar gel demesiyle anneannemin o çaresiz ve bitkin bakışları hiç gözümün önünden gitmez ve olan ilaçları alıp eve gelmemiz saat dördü bulmuştu annem de evde merakla bekliyordu olanları anlattık, anneannem ertesi sabah beni uyandırmaya kıyamadığı için tek başına gidip o ilacı alıp öğle saatlerinde eve gelmişti, şimdi düşünüyorum da o zamanlar doktor tahlil istediğinde o hasta insanlar bu çileye kaç gün katlanıyorlardı acaba....ve bu hastane çilesi sadece 80 lerde değil 90 larda da böyleydi maalesef...

.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder