15 Nisan 2014 Salı
MAHALLE BAKKALIMIZ
Ne güzeldi o küçücük mahalle bakkallarımız küçücüktü,karışıktı ama ne istesek mutlaka vardı,yok yoktu,biz raflarda aradığımızı göremezken bakkalın var deyişine şaşırırdık nerede demeye kalmaz bakkal amcamız hemen uzatır buyur derdi,her içeri giren müşteriye önce hoş geldin der,sonra kısa bir sohbet edilirdi o sohbetlerin içinde sattığı ürünler hakkında sorularda sorar ve hangi ürünlerin iyi veya kötü olduğunu analiz ederdi eğer o an aldığımız ürün kötüyse onu alma sen bunu al diye uyarırdı,siparişleri paketler verirdi ve bereket duasıyla müşteri uğurlanırdı,hele bakkala gelen çocuksa değmeyin bakkalın keyfine onunla sohbet edip eline bir şeker vermesi gününün yorgunluğunu sanki alıp giderdi ondan,hiç bıkmadan her gün aynı heyecanla o bakkal açılır,hazırlıklar yapılır sabah ekmekleriyle birlikte gelen her mahalle sakinene sıcacık günaydınlar sunulurdu,boş vakitlerde kapı önüne atılan taburede mahalle sakinleriyle otulur,günlük sohbetler yapılırdı,her şey bir yana herkese güvenirdi bakkallarımız kim ödeyebilir,kim ödeyemez bakmadan veresiye defterleri açılırdı,o kadar anlayışlı olurlardı ki borcunu ödeyemeyenleri utandırmamak için güler yüzünü ve sohbetini hiç eksiltmezdi,onlar borcunu ödeyene kadar borcu hatırlatacak ne bir söz ne bir davranış sergilerlerdi,toplam tutarda o küçük küsuratlara tenezzül etmezlerdi kalsın abla,abi arama derlerdi yada sonra geldiğinde verirsin derlerdi.meyveyi sebzeyi tek tek silerek itinayla dizerlerdi kasaya sanki yeni dalından kopmuş gibi iştahlandırırdı bakkala gideni,tartıda hiç cimrilik yapmazdı eksiği olmaz ama fazlasıda tartıdan alınmazdı o fazlası için benden olsun abla denirdi.
İşte böyle içten ,sıcacık sohbet kar bakkallarımızı özlüyorum,şimdi kocaman avm lerimiz var içlerinde ne arasak var ama bizi güler yüzle hoş geldin diye karşılayan içten insanlar yok,istediğimiz ürünü bulmamıza yardımcı olan samimi insanlar yok,ödemeyi yapıp çıkarken bereket versin,hayırlı günler diyen kimseler yok,tutarın küçücük kuruşlu küsuratlarda arama boşver kalsın diyen kimseler yok,gidiyoruz tabelalardan ürünlerin yerini buluyoruz,alıyoruz,ödüyoruz çıkıyoruz,robot gibi duygusuz,somurtkan ve yorgunluğumuz hem bizim hem ordakilerin yüzlerinden belli bir şekilde öylece bir an önce eve kendimizi atmak için koşturuyoruz,adım başı gün geçtikçe artan avmlerimiz var, ama azalan paylaşımlarımız,azalan sohbetlerimiz,azalan gülücüklerimiz var ve çokca yorgunluklarımız var.....
14 Nisan 2014 Pazartesi
NEREDESİNİZ
''Sakın, Allah’ı zalimlerin yaptıklarından habersiz sanma! Allah, onları ancak gözlerin dehşetle bakakalacağı bir güne erteliyor.''(ibrahim süresi)
Ey Amerika,ey Avrupa insan hakları mahkemesi neredesiniz, nerede insana verdiğiniz önem,nerede kaldı savunduğunuz değerler,nerede en saçma haberleri günlerce yayın yapan kanallarınız,habercileriniz,
vicdanınız nerede,sağduyunuz,yüreğiniz nerede?bütün dünya tek yürek olmuş mısırdaki masum kardeşlerine ağlarken siz neredesiniz?neden bu kadar sessiz kaldınız? siz ki bırakın insanı bir hayvana bile zarar vereni mahkemelerinizde ve medyanızda şiddetle kınayıp cezaya çarptırırken şimdi neredesiniz,nerede gücünüz,nerede medyanız,nerede insan hakları savunucularınız?mısırda ölümü bekleyen yüzlerce insanın hiç mi değeri yok gözünüzde?siz ki Türkiyedeki sizi ilgilendirmeyen her konuyu bile haber yapmıştınız,gezi olaylarını günlerce canlı yayından vermiş insanlık suçu işleniyormuş gibi polisi ve hükümetimizi yargılamıştınız,twitter kapatıldı diye değersiz bir haberi bile günlerce konuşup,yayınlamıştınız ve hepiniz çok sert tepkiler vermiştiniz oysa bugün söz konusu olan ne bir eylem ne bir gösteri bugün 529 inasnın hayatı sözkonusu,bu gün bütün dünya için tek konu bu olmalıyken,o değersiz konulara verdiğiniz önemi mısırdaki masumlara vermeliyken,sizler seyirci kalmayı seçiyorsunuz,tepkisiz,duyarsız hiç duymamış,görmemiş gibi davranıp üç maymunu oynuyorsunuz bu mu sizin insana verdiğiniz değer?hiç mi vicdanınız sızlamıyor?hani siz insan haklarının ihlal edildiği her yerde vardınız,insan canına kıyılan her ülkenin karşısındaydınız?peki şimdi neredesiniz?bir tane iki tane değil 529 masum insandan söz ediyoruz siz neredesiniz?vicdanınız merhametiniz,yüreğiniz nerede?Siz Avrupa insan hakları diye atıp tutarken orada yüzlerce İNSAN ölümü bekliyor,bu insanların tek suçu müslüman olmak mı? aynı Allaha inanmıyor muyuz?Rabbimiz aynı Yaradanımız aynı bu yeryüzünde Allahın yarattığı her canlının aynı hak ve özgürlükleri yok mu?peki ne bu gurur,bu kibir bu vurdumduymazlık ,nerede insana verdiğiniz değer?Nerede Allahın yarattığına saygınız?
Rabbim Mısırdaki o kardeşlerimizin yardımcısı olsun onları vicdanından mahrum olanlardan korusun,Rabbimin merhameti ve adaleti sınırsızdır o kardeşlerimizi merhametine nail etsin.Onları zalimlerden,zulm edenlerden,duyarsız ve kalpsizlerden korusun onları kimselerin kurtarmasına ihtiyaç kalmadan kendi kudreti ve merhametiyle kurtarsın,dualarımız ve kalbimiz sizinle Mısırdaki masum kardeşlerim.
Ey Amerika,ey Avrupa insan hakları mahkemesi neredesiniz, nerede insana verdiğiniz önem,nerede kaldı savunduğunuz değerler,nerede en saçma haberleri günlerce yayın yapan kanallarınız,habercileriniz,
vicdanınız nerede,sağduyunuz,yüreğiniz nerede?bütün dünya tek yürek olmuş mısırdaki masum kardeşlerine ağlarken siz neredesiniz?neden bu kadar sessiz kaldınız? siz ki bırakın insanı bir hayvana bile zarar vereni mahkemelerinizde ve medyanızda şiddetle kınayıp cezaya çarptırırken şimdi neredesiniz,nerede gücünüz,nerede medyanız,nerede insan hakları savunucularınız?mısırda ölümü bekleyen yüzlerce insanın hiç mi değeri yok gözünüzde?siz ki Türkiyedeki sizi ilgilendirmeyen her konuyu bile haber yapmıştınız,gezi olaylarını günlerce canlı yayından vermiş insanlık suçu işleniyormuş gibi polisi ve hükümetimizi yargılamıştınız,twitter kapatıldı diye değersiz bir haberi bile günlerce konuşup,yayınlamıştınız ve hepiniz çok sert tepkiler vermiştiniz oysa bugün söz konusu olan ne bir eylem ne bir gösteri bugün 529 inasnın hayatı sözkonusu,bu gün bütün dünya için tek konu bu olmalıyken,o değersiz konulara verdiğiniz önemi mısırdaki masumlara vermeliyken,sizler seyirci kalmayı seçiyorsunuz,tepkisiz,duyarsız hiç duymamış,görmemiş gibi davranıp üç maymunu oynuyorsunuz bu mu sizin insana verdiğiniz değer?hiç mi vicdanınız sızlamıyor?hani siz insan haklarının ihlal edildiği her yerde vardınız,insan canına kıyılan her ülkenin karşısındaydınız?peki şimdi neredesiniz?bir tane iki tane değil 529 masum insandan söz ediyoruz siz neredesiniz?vicdanınız merhametiniz,yüreğiniz nerede?Siz Avrupa insan hakları diye atıp tutarken orada yüzlerce İNSAN ölümü bekliyor,bu insanların tek suçu müslüman olmak mı? aynı Allaha inanmıyor muyuz?Rabbimiz aynı Yaradanımız aynı bu yeryüzünde Allahın yarattığı her canlının aynı hak ve özgürlükleri yok mu?peki ne bu gurur,bu kibir bu vurdumduymazlık ,nerede insana verdiğiniz değer?Nerede Allahın yarattığına saygınız?
Rabbim Mısırdaki o kardeşlerimizin yardımcısı olsun onları vicdanından mahrum olanlardan korusun,Rabbimin merhameti ve adaleti sınırsızdır o kardeşlerimizi merhametine nail etsin.Onları zalimlerden,zulm edenlerden,duyarsız ve kalpsizlerden korusun onları kimselerin kurtarmasına ihtiyaç kalmadan kendi kudreti ve merhametiyle kurtarsın,dualarımız ve kalbimiz sizinle Mısırdaki masum kardeşlerim.
Canı Yanan Sabretsin, Canı Yakan, Canının Yanacağı Günü Beklesin... [H.z Muhammed (S.a.v)]
2 Nisan 2014 Çarşamba
SONUÇ AYDINLIK TÜRKİYE

Ve işte tüm dünyada gördüki sessiz sessler kazandı,aylardır sessizliğini koruyan sabırla seçim gününü bekleyen halk sessizliğin gücünü sonuçlarla gösterdi,aylardır Türkiyenin dört bir yanında ortalığa çıkıp halkı galyana getirmek isteyen o karışık sesler korosunun sesi seçim sonuçlarıyla birlikte şimdilik kesildi,onlar ki halkı kışkırtmak,ortalığı bulandırmak için ellerinden gelenden fazlasını yaptılar,arkalarındaki gizli güçlerin talimatlarıyla amaçlarını aşan gösteriler eylemler yaptılar onlar tencere tava çalarken sessiz güçler evde sabırla beklediler,onlar sopalarla,taşlarla polislere ,dükkanlara ,devlet araçlarına saldırırken sessiz güçler halk için,masumlar için,ülkemiz için dualarla Allaha sığındılar,onlar iftiralarla,kasetlerle,seviyesiz twitlerle gerçekleri saptırırken,sessiz güçler sukut ve sabırla gerçekleri sandığa sakladılar ve bu karışık sesli azınlığa karşı herkeste dünyada gördüki evinde sessizce ülkesi için,başbakanı için sabırla dualar eden sessiz güçler kazandı.
Bu tablo karşısında o karışık seslerin yapması gereken tek şey yenilgiyi kabul edip,yeneni ise tebrik etmesiydi ama ne yazıkki bu centilmenliği bile gösteremediler,kendilerine oy verenlere teşekkür etmeyi bile beceremediler,başbakanımız saygın muhalefet isterken neyi kasettiğini bizler evimizde otururken anlamışken onlar bunu bile saptırdılar,iktidar ve muhalefet tartışmaları,uyuşmazlıkları yıllardan beri sürüp gelmiştir ama bu denli özel ve seviyesiz saldırılar hiç gözlenmemiştir bu da muhalefetin icraatinden çok saldırı,iftira ve hakaretleriyle gündemde olmasını sağlamıştır ve bunları gözlemleyen her kesimden seçmen güçlü iradesini kullanarak kimin nerede olduğunu onlara gösterdi,umudumuz bundan sonraki seçimlerde de her tarafın sadece proje ve önerileriyle gündemde olmasıdır.
Ak partiye oy verenlerin sadece iyi hizmetten mi olduğunu sanıyorsunuz?Asla ak partiye oy verenler cesur,kararlı,inaçlı bir şekilde dimdik ayakta duran Erdoğana yapılan bu saldırılara sessiz kalmamak adına da oy kullandılar Erdoğan gücünü halktan alıyor bu güçte onun bütün karanlık güçlere karşı ayakta kalmasını sağlıyor Türkiyeyi çıkmaza sürüklemek isteyenlere karşı kendini siper eden Erdoğanın yanında olduğunu kanıtlamak adınada verildi bu oylar, işte böyle ,sessiz seslerin sesi olan başbakanımızın gücüne güç katmak destek olmak adına verildi o oylar,ve biz biliyoruz ki o bu oyları dahada arttırmak için ülkemiz için halkımız için en iyi hizmetleri verip en iyi yollara girecektir,aydınlık Türkiyede aydınlık günlerimizin devamı için Sayın Başbakanım size ve partinize verdiğim oyum helal olsun ....
28 Mart 2014 Cuma
PERDE ARKASI SİYASETİ

İşte böyle onlar o ses kayıtlarıyla hükümetten iktidardan bizi soğutacaklarını düşünürlerken tam tersine kararlı başbakanımızın onlara boyun eğmeyip onlarla mücadeleyi göze alması tek devlet,tek bayrak anlayışının altındaki düşüncelerini anlamamızı sağladı,onların yanında olmak ülkeyi onlara bırakmaktı oysa onların karşısına geçerek ülkemizin tek sahibinin bizler olduğunu bize kanıtladı,o kayıtlarla ülkemizin nereye sürüklenmek istediğini görmemiz sağlandı,onlar akıllarınca halkı bölmek ve kışkırtmak isterken tam aksine halkı hükümete sahip çıkmasına teşvik ettiler,ve şimdi düşünün bu hükümetten vazgeçmek demek dışarıda ülkemizi sevmeyen farklı yerlere sürüklemek isteyen bu güçlere meydanı bırakmak demek değilmidir? ,bu güne kadar bu ülkede iktidardayken kim ülkesi için böyle güçleri karşına alıp mücadele etti,kimse etmedi ve eminim ki Erdoğandan başkasıda etmezdi,kararınız ne olursa olsun seçiminiz Türkiye olsun,ülkemizi karanlıktan,borçtan,silahlardan,enflasyondan,duraklamaktan kurtaran Erdoğanın hakkını inkar etmeden seçiminizi düşünün,kararınızın karanlıktan yana değil aydınlık Türkiyeden olması dileğiyle......
27 Mart 2014 Perşembe
TATLI RÜYALAR

Şimdi soruyorum gözü kapalı ayakta uyuyor bunlar diyenlere, bu saydığım sağlık hizmetlerinden sizlerde en güzel şekilde yararlan mıyor musunuz? peki bunları biz böyle görürken siz neden göremiyorsunuz?,demekki uykuda olan biz değilmişiz.....tatlı rüyalar.....
Etiketler:
akp seçmeni,
gündem,
muhalefet,
seçim,
seçim oyunları
24 Mart 2014 Pazartesi
IŞIĞIMIZ SÖNMESİN
Geçirdiği beyin kanamasıyla tüm sevenlerini ve ailesini üzüntüye boğan Kenan Işık ın sağlık durumunun iyiye gidiyor haberi beni çok sevindirdi,yıllardır ciddiyetinden,ağırlığından ve en önemlisi Türkçeyi güzel ve doğru kullanan adam olmasından hiç taviz vermedi,gerek sunduğu yarışma programında gerekse çıktığı bütün programlarda en doğru Türkçeyle konuştu,yabancı kelimelerin Türkçemizden arındırılması için onların yerine kullanılacak en doğru ve etkili kelimeleri kullandı,duruşunu ve olgunluğunu hiç yitirmeden yıllardır kalitesinden ödün vermeden mesleğini en iyi şekilde yapan nadir sanatçılardandır,dileğim bu sağlık sorununun üstesinden gelip bir an önce ekranlarda tekrar karşımıza çıkmasıdır.
Yeni nesil programcı ve sunucuların senin gibi usta bir sunucudan öğrenecekleri daha çok şeyler var ,onları senin ışından mahrum etme,Rabbim seni ailene ve bizlere bağışlasın dualarımız seninle Türkçe ışığı sevgili Kenen Işık...
22 Mart 2014 Cumartesi
NE EKSİKTİ ?
Doğuda çocuk olmak mı zor yoksa batı damı?,birçok insan doğuda diyecektir,ama ben farklı bir açıdan ele almak istiyorum, hangi çocuk daha mutludur diye soruyorum,odasında çeşit çeşit oyuncakları olan mı?çamurdan ve tahtalardan oyuncaklar yapıp oynayan mı?hiç yorulmadan koşmadan bilgisayar başında istediği oyunu oynayan mı?sokakta onlarca arkadaşıyla oyunun kuralını,süresini kendileri koyarak oynayan mı?dolabı kat kat kıyafetlerle dolu olmasına rağmen gözü hala başka kıyafetlerde olan çocuk mu?yoksa bayramdan bayrama kıyafet alınan ve o kıyafete gözü gibi bakan çocuk mu mutlu?dışarıda fast food restaurantlarını dolduran çocuklar mı? yoksa yarım ekmeğin arasına domates peynir koyup onu dışarıda arkadaşlarıyla paylaşan çocuk mu daha mutludur?verilen her ödevin bilgisayardan en başta olanını seçip yazıcıdan çıktı alan çocuk mu?yoksa saatlerce kitaplardan araştırıp öğretmeninin beğenisini kazanmak için defterine en güzel yazısıyla yazan çocuk mu daha mutludur?doğu batı diye ayırmak yalnış oldu belki onu şöyle düzeltmek istiyorum varlık içinde yaşayan çocuklar mı yoksa imkanları kısıtlı olan çocuklar mı?hepimizin cevabı aynı diye düşünüyorum.
Peki ne eksikti de çocuklarımız mutluluğu bilmiyorlardı?sorun eksik materyaller değildi sorun eksik zaman,eksik ilgi,eksik paylaşımdı,sorun eksiklerini tamamlamak değil eksik parça olamamaktı,onlara her istediklerini alarak mutluluğu verdik sandık,onları dışarıdan uzak tutmak için dışarıyı öcü gibi tanıttık,oysa uzaktan onları izleyerek mahalle arkadaşlıkları kurmalarına izin vermeliydik,paylaşmayı,dostluğu,oyun oynarken yorulmayı,koşmayı,terlemeyi oyunda olsa kaybetmeyi,kazananı tebrik etmeyi öğrenmelerine izin vermeliydik,gece yatağa yattıklarında yeni çıkan telefon modellerini değilde sokakta arkadaşlarıyla hangi oyunu oynayacaklarını hayal etmelerini sağlamalıydık,verilen sorumluluğu en kolay yoldan değilde araştırarak,severek yapmaları için teşvik etmeliydik,geç mi kaldık? hayır kalmadık, pahalı eşyaların değil sıradan şeylerinde mutluluk verebileceğini onlara göstererek başlayabiliriz bence,çamurla,toprakla oynamalarına izin vererek,bilgisayar üzerinden değil arkadaşlarıyla kardeşleriyle gerçek hayatta hangi oyunları oynayacaklarının listesini çıkarak başlayabiliriz,ihtiyaç dışı çocuklarımıza aldığımız herşey çocukların tatminkarsızlığına yol açar,şükretmeyi,hayal kurmayı,paylaşmayı,sorumluluklarını unutturacak şeyler yapmayarak ve almayarak başlayabiliriz onlara mutlu olmayı öğretmeye......
Bİ KÜÇÜK EYLÜL MESELESİ

Filmin özetini çıkarmak niyetinde değilim ama son derece özgür ve şımarık kız olan Eylülün benim senin gibi biriyle ne işim olur dediği sahnede Tek'in ama oldu ,sen benim elimi tuttun dediği an bu dünyada masum,tertemiz,zararsız sevgiler besleyen insanların hala var olduğunu
hatırlatıyor insana,dünyaya kapılarını kapatmış birinin sırf sevdiğini sandığı kişiyi mutlu etmek için bilmediği halde dans etmesi,korktuğu halde denize girmesi,çekingenliği,utangaçlığı Tekin yüreğinin başkalığını gösterdi hem Eylüle, hem bize.Aşk mıdır bu?yaşlı ve umutsuz gözlerle,eğer soruyorsan değildir demektir,diyen Tek izleyenleri masumiyetine ve aşkının büyüklüğüne hayran bıraktı,varmıydı Tek o filmde olduğu gibi gerçek hayatta da Tekler varmıydı,olabilir miydi?
21 Mart 2014 Cuma
TOPRAKLA YAĞMURUN AŞKI

İşte böyle keşke toprakla yağmurun aşkı gibi derin sevgiler ve aşklar olsa insanlar arasında da, ne güzel olurdu değilmi? yanındayken kıymet verseler,gidince özleseler,bekleseler,kavuşunca can olsalar,bir olsalar sımsıkı sarılıp aşk olsalar ,aşık olsalar,birbirlerine olan aşklarını yağmur gibi toprak gibi haykırsalar dünyaya.....
19 Mart 2014 Çarşamba
ÖRTÜLÜ SİYASET
Biz halk olarak yapılan doğruların,yapılan değişimlerin,yapılan hizmetlerin farkındayız bizlere sunulan özgürlüklerin farkındayız elinizi vicdanınıza koyup sizde birazcık ta olsa kabul edin artık bunları.
18 Mart 2014 Salı
GERÇEK HİZMETLER
Gaziantep in Türkiyeye ve dünyaya adını Celal Doğanla duyurduğu inkar edilemez bir gerçektir.Gaziantepin her alanda gelişmesi ve yenilenmesi celal doğan sayesinde olmuştur,sanayide,sporda,tekstilde ve birçok iş sahasında celal doğan Gaziantep için çok büyük yatırımlar yaptı ve yaptırdı,modern bir şehir ünvanına onun sayesinde kavuştu,yenilendi ve gelişti,Gaziantep için çok önemli adımlar attı yollar çizdi,istikrarlı bir şekilde yıllarca Gaziantep için çalıştı ve başardı,onun attığı bu adımlar ve çizdiği yollar ondan sonra gelenlere örnek teşkil etti ve Asım Güzelbey in belediye başkanlığına gelmesiyle Gaziantep aynı çizgide gelişmeye ve yenilenmeye devam etti,Asım Güzelbeyin şehre modern yapılar katması,kültürel değerlerimizi koruma altına alması tarihi yapılara sahip çıkması,doğaya verdiği önemle parkların çoğaltılması,hastanelerin yenilenmesi ve daha birçok yararlı hizmetlerle Gaziantepe verdiği önemi gözler önüne serdi ve şimdi,aday olan Fatma Şahininde aynı yolda ve çizgide Gaziantepe gönül vereceğini biliyoruz ve bir kadın olarak şehre ayrı güzellikler ve yenilikler getireceğini şimdiden tahmin edebiliyorum,bir kadın olarak kadın bir belediye başkanımızın olmasından gurur duyacağız,çünkü kadın eli değen her yerin güzelleştiği bir gerçek, o yüzden Fatma Şahinin bu şehre katacağı güzellikleri düşünmek bile bize heyecan ve umut veriyor,Fatma şahinin bu alanda da başarılı olacağından hiç şüphem yok ona bu yolda başarılar diliyorum bir Gaziantepli olarak Gaziantepe canı gönülden hizmet verip Gaziantepi dahada ileriye götüreceğini düşünüyorum.
Ve işte gördünüz ben parti taraftarı değilim ben hizmet taraftarıyım kim halk için gerçekten çalışmış çabalamışsa ortaya çıkan sonuçla kendini kanıtlamışsa hangi partiden olursa olsun çabası ve hizmetleri inkar edilemez,bende halktan biri olarak gerek şehrimize gerek Türkiyeye kim en iyi hizmeti vermişse ve vereceğine inanmışsam onun takdircisiyim ve taraftarıyım.
17 Mart 2014 Pazartesi
BEKLENEN YAZI DİZİSİ

16 Mart 2014 Pazar
SAHİPSİZ EVLER

Her şeyleri para olmuş bu insanlara Allah vicdan versin demekten başka elimizden gelen bir şey yok,yazık ki ev sahibi olmak isteyenlerin ev almalarıda bu şartlarda hayal oldu.
14 Mart 2014 Cuma
HANİ BENİM GENÇLİĞİM ANNE
Yeter artık kimse kimsenin ekmeğine göz dikmesin,kimse kimsenin huzurunu bozmasın,kimse masumlara ve çocuklara dokunmasın,kimsenin çocukluğu,gençliği çalınmasın,haksız yere kimse karanlıklara atılmasın, bu ülkede hepimizi aynı güneş aynı hislerle ısıtsın ,soluduğumuz aynı havayı aynı duygularla çekmiş olalım ciğerlerimize,nerede olursak olalım gece gökyüzüne baktığımızda o ay ve yıldızlar bayrağımızı çağrıştırsın bize,aynı gökyüzünü görüp,aynı güneşi bekliyoruz,aynı havayı soluyup,aynı yıldızları sayıyoruz ,o halde neyi paylaşamıyoruz,bu ülkede hepimizin bu topraklarda,bu çocuklar ,bu polisler ,bu gençlerde bizim,hepimiz aynı gökyüzü altında aynı topraklarda yaşıyoruz bırakın kini nefreti dost olalım kardeş olalım,yıldızlar gibi bir arada yaşamaya ve herkesi kendimize hayran bırakmaya çalışalım......
Ahmet Kaya nın bu şarkısı beni her dinlediğimde duygulandırmıştır,bu sefer daha başka duygularla dinledim ve daha çok etkilendim,son eylemlerde ve daha öncesinde hayatını kaybeden o gencecik fidanlar ve arkasında yetim kalan çocukların polis babaları geldi gözümün önüne, ve bu duygularla diyorum ki,kimsenin sevinci,çocukluğu,gençliği yarım kalmasın,kimsenin çocukları yetim kalmasın ve hiç bir anne baba evlat acısı yaşamasın artık.
Ahmet Kaya nın bu şarkısı beni her dinlediğimde duygulandırmıştır,bu sefer daha başka duygularla dinledim ve daha çok etkilendim,son eylemlerde ve daha öncesinde hayatını kaybeden o gencecik fidanlar ve arkasında yetim kalan çocukların polis babaları geldi gözümün önüne, ve bu duygularla diyorum ki,kimsenin sevinci,çocukluğu,gençliği yarım kalmasın,kimsenin çocukları yetim kalmasın ve hiç bir anne baba evlat acısı yaşamasın artık.
Ahmet Kaya Hani Benim Gençliğim Anne (penceresiz kaldım anne) from emel antep on Vimeo.
13 Mart 2014 Perşembe
HERŞEYE VE HERKESE SAYGI
Dün Berkin Elvanı uğurlamak için biraya gelen binlerce insanın duyarlılığı ve birlikteliği bazı istisnalar dışında gerçekten duygu vericiydi,yaşanan kötü ve acı olayları bu konudan ayrı tuttuğum için hiçbir kötü niyet ve sahtelik içermeyen insanların bu yaptığı anlamlı yürüyüşe saygı duyuyorum,ama benim yüreğime dokunan başka bir konudan bahsetmek istiyorum,o yürüyüş ve gösterilerde gözüme çarpan en acı karelerden birisi baş nimetimiz olan ekmeğin ayak hizalarında yerlere konulmasıydı bu manzaraya saygı duyacak kimseyi de tanımıyorum bu gerçekten düşünülmeden yapılmış bir gösteriydi,bize daha konuşmayı anlamayı öğrendiğimiz andan itibaren ekmeğe saygıyı öğrettiler,yere yanlışlıkla bile düşse ekmeği alnımıza götürüp üç kere öpmeyi öğrettiler,yere dökülen kırıntıların üzerine basılmadan toplanmasını öğrettiler,artan bayatlayan ekmeklerin çöpe değil kuşlara ıslatarak verilmesini öğretttiler,işte bu yüzden ekmeğin kutsallığına inandık ve bildik,biz milletçe hepimiz aynı duyarlılıkta olduğumuzu düşünerek dünkü o ekmeklerle yapılan gösterileri çokyanlış buldum,o ekmeklerin tabiki bilinçli yerlere konulduğunu düşünmüyorum ama keşke etraftan gören,bilen kişiler o kişileri uyarsaydı.
Tabiki bu eylemleri herkes işine geldiği ve görmek istediği gibi yorumlayacak ben ileri boyutlarını ve taraflarını konuşmak niyetinde değilim zaten,ben sadece gördüğüm ve etkilendiğim konuları kendi yorumumla dile getiriyorum işte bu günde etkilendiğim kare buydu onu yazmak istedim hepsi bu ,bizim ülkemizde bayrak,kuranı kerim ve ekmek kutsaldır,bunların yerlerde olması birimizi değil hepimizi üzer,ekmekle değil,şiddetle,saldırıyla değil ,saygıyla,anlayışla ,yanyana elele yürüyüşler görme dileğiyle.....
Tabiki bu eylemleri herkes işine geldiği ve görmek istediği gibi yorumlayacak ben ileri boyutlarını ve taraflarını konuşmak niyetinde değilim zaten,ben sadece gördüğüm ve etkilendiğim konuları kendi yorumumla dile getiriyorum işte bu günde etkilendiğim kare buydu onu yazmak istedim hepsi bu ,bizim ülkemizde bayrak,kuranı kerim ve ekmek kutsaldır,bunların yerlerde olması birimizi değil hepimizi üzer,ekmekle değil,şiddetle,saldırıyla değil ,saygıyla,anlayışla ,yanyana elele yürüyüşler görme dileğiyle.....
BİZ HEPİMİZ KARDEŞİZ
Dünden beri kanal kanal gezip haberleri takip ettim, her kanalda aynı konuyu çok farklı yorumlarla izledim,şimdi biz izleyici olarak hangisine inanmalıydık,sonuçta biz bu ülkede olan biteni medyadan öğreniyoruz peki hangisine inanmalıyız ulusal konularda tarafsız yayın yapan o kadar az sayıda kanal var ki onlardan bile bazen şüphe ediyoruz,Berkin olayı dün akşam her kanalda farklı yorumlandı farklı ele alındı,yorum ve taraf neresi olunursa olsun,hayata gözlerini yummuş küçücük,masum bir çocuğun üzerinden farklı sonuçlar ve yorumlar çıkarmanın Berkinin ailesinin acısını çoğaltmaktan başka bir şey yapmaz.Son günlerde yine bir kıvılcım çıkmasını ve bu kıvılcımdan ateş topları yapmayı bekleyen kesimler Berkinin ölümüyle yine gün yüzüne çıktılar,Berkini uğurlamak isteyen yüzlerce belki de binlerce duyarlı insanların arasına karışıp,ortalığı karıştırmaya çalışıyorlar,oradakilerini tahrik edip olayı farklı boyutlara taşımak istiyorlar,sırf dün akşam ve sabah izlediğim birçok haberde taşlarla,sopalarla,tekmelerle etraflarındaki otobüslere,polis araçlarına,tomalara zarar veren onlarca gruplar gördüm ve ne yazıkki bu sabah ki haberlerde dün yaşanan olaylarda gencecik bir fidanın daha dalından koparıldığını görünce kahroldum,22 yaşında daha gençliğinin baharında olan Burak Canın olaylarda hayatını kaybetmesi herkesi olduğu gibi benide çok üzdü ve sonrasında Tuncelideki olaylarda da bir polisimizin hayatını kaybetmiş olduğu haberini de duyunca üzüntüm daha da arttı yazık değil mi ?,hem Burağın geride bıraktığı sevenlerine hem o polisimiz Ahmet Küçüktağın ailesine, bu acılar sizin vicdanınızı sızlatmaya yetmiyor mu?,geride kalan anne babaların ve yetim kalan polis çocuklarının gözyaşları ,feryatları sizin içinizi hiç mi yakmıyor?, nedir amacınız,neye isyanınız ,böyle şiddetle,saldıryla nereye varacaksınız bir durun nefes alın ve düşünün kime zarar veriyorsunuz,kimin karşısındasınız,böyle eylemlerle neyi düzeltip ne elde edeceksiniz.
Yeter artık başka Berkinler,Buraklar,ve başka polisler ölmesin sağduyunuzu dinleyin,vicdanınıza kulak verin,bu eylemler ve olaylar yüzünden yaşamını yitiren gerek halktan,gerekse polislerimizden olsun hepsi bu vatanın evlatları değilmi?İzmirdeki olaylarda elinde ekmekle feryat eden yaşlı teyzemize kulak verin bir düşünün,düşünün diyor bu evlatlar da,polislerde bizim, bu ülke hepimizin bütün bunlara ne gerek var diyor ve yaşananlara çok içten ağlıyor ,bi durun artık düşünün ,sağduyunuzu yitirmeden ,barış içinde kardeşce yaşamak varken,saldırının,şiddetin,tahriğin, bu amacını aşan eylemlerin ne size nede başkasına hiçbir faydası yoktur,dostça , kardeşce, barış içinde yaşamak dileğiyle.....
Yeter artık başka Berkinler,Buraklar,ve başka polisler ölmesin sağduyunuzu dinleyin,vicdanınıza kulak verin,bu eylemler ve olaylar yüzünden yaşamını yitiren gerek halktan,gerekse polislerimizden olsun hepsi bu vatanın evlatları değilmi?İzmirdeki olaylarda elinde ekmekle feryat eden yaşlı teyzemize kulak verin bir düşünün,düşünün diyor bu evlatlar da,polislerde bizim, bu ülke hepimizin bütün bunlara ne gerek var diyor ve yaşananlara çok içten ağlıyor ,bi durun artık düşünün ,sağduyunuzu yitirmeden ,barış içinde kardeşce yaşamak varken,saldırının,şiddetin,tahriğin, bu amacını aşan eylemlerin ne size nede başkasına hiçbir faydası yoktur,dostça , kardeşce, barış içinde yaşamak dileğiyle.....
MUTLULUĞUN SIRRI
Mutluluğun formülü 40 ayette saklı…
Haber 7 com da Sevinç Özarslan'ın yazısında Gürkan Çelebi'nin Kuranı kerimdeki sürelerden çıkardığı mutluluk mesajlarından bahsediliyordu okuyanlar mutlaka vardır ama kendi sayfamda olması adına sizler lede paylaşmak istedim
Takvim gazetesine yazdığı aşk yazılarıyla tanınan İrfan Gürkan Çelebi, farklı bir kitap hazırladı. Çelebi, “Vahiyden Kalbe” adlı çalışmasında yıllardır bulunamayan mutluluğun formülünün Kur’an-ı Kerim’deki 40 ayette saklı olduğunu söyledi.
‘Mutluluğun formülünü bulmanın binbir yolu’na dair bugüne kadar yüzlerce kitap yayınlandı. Birbirinin kopyası olan bu kitaplar yayınlanmaya da devam ediyor. Oysaki yazar İrfan Gürkan Çelebi, bunlara hiç gerek olmadığını düşünüyor. Mutluluğun formülünü veren kitap, 1400 yıl öncesinden insanoğluna zaten gönderilmişti. Birçok filozofun, edebiyatçının sözlerine kulak verip mutluluğun peşine düşen insanlar, Yüce Yaratan’ın tavsiyelerini yıllarca göz ardı etmişlerdi. Çelebi’ye göre Aristo’yu, Rousseau’yu, Shakespeare’i çok iyi bilenler, aslında kendilerini herkesten daha iyi tanıyan Yaratıcı’nın mutluluk önerilerini araştırmadılar. Belki de merak etmediler. Aslında Kur’an-ı Kerim mutluluğun başucu kitabıydı. İşte Çelebi, Kur’an-ı Kerim’i anlamakta zorlandığını söyleyen, aralarında bir uçurum olduğunu zanneden, onu hiç eline almayanların okuması gerektiğini düşündüğü bir çalışma hazırladı. “40 Ayet Tefekkürü Vahiyden Kalbe” adlı kitabında insan ilişkilerinde başarılı ve mutlu olmanın yollarını anlatan 40 ayeti bir araya getirdi.
İşte Çelebi’nin ayetlerden çıkardığı mesajlar
Haber 7 com da Sevinç Özarslan'ın yazısında Gürkan Çelebi'nin Kuranı kerimdeki sürelerden çıkardığı mutluluk mesajlarından bahsediliyordu okuyanlar mutlaka vardır ama kendi sayfamda olması adına sizler lede paylaşmak istedim
Takvim gazetesine yazdığı aşk yazılarıyla tanınan İrfan Gürkan Çelebi, farklı bir kitap hazırladı. Çelebi, “Vahiyden Kalbe” adlı çalışmasında yıllardır bulunamayan mutluluğun formülünün Kur’an-ı Kerim’deki 40 ayette saklı olduğunu söyledi.
‘Mutluluğun formülünü bulmanın binbir yolu’na dair bugüne kadar yüzlerce kitap yayınlandı. Birbirinin kopyası olan bu kitaplar yayınlanmaya da devam ediyor. Oysaki yazar İrfan Gürkan Çelebi, bunlara hiç gerek olmadığını düşünüyor. Mutluluğun formülünü veren kitap, 1400 yıl öncesinden insanoğluna zaten gönderilmişti. Birçok filozofun, edebiyatçının sözlerine kulak verip mutluluğun peşine düşen insanlar, Yüce Yaratan’ın tavsiyelerini yıllarca göz ardı etmişlerdi. Çelebi’ye göre Aristo’yu, Rousseau’yu, Shakespeare’i çok iyi bilenler, aslında kendilerini herkesten daha iyi tanıyan Yaratıcı’nın mutluluk önerilerini araştırmadılar. Belki de merak etmediler. Aslında Kur’an-ı Kerim mutluluğun başucu kitabıydı. İşte Çelebi, Kur’an-ı Kerim’i anlamakta zorlandığını söyleyen, aralarında bir uçurum olduğunu zanneden, onu hiç eline almayanların okuması gerektiğini düşündüğü bir çalışma hazırladı. “40 Ayet Tefekkürü Vahiyden Kalbe” adlı kitabında insan ilişkilerinde başarılı ve mutlu olmanın yollarını anlatan 40 ayeti bir araya getirdi.
İşte Çelebi’nin ayetlerden çıkardığı mesajlar
İsra
37 : Kibirli olma, alçak gönüllü davran.
Müddesir 1-5 : Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27 : Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156 : Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6 : Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.
Hucurat 10 : Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden
uzaklaştırma.
Muhammed 7 : İyiliği karşılık beklemeden yap.
Rum 21 : Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
Müddesir 1-5 : Kendini fazla abartma.
Tekvir 25-27 : Her şeyin üstesinden gelemeyeceğini asla unutma.
Bakara 156 : Çaresizlik tuzağına düşme. Her zaman bir umut ışığı olduğunu aklından çıkarma.
Beled 5-6 : Her şeye hakim olmak için uğraşıp hayatı yaşanmaz hale çevirme.
Hucurat 10 : Büyüklük kompleksine kapılıp, insanları ezerek arkadaşlarını kendinden
uzaklaştırma.
Muhammed 7 : İyiliği karşılık beklemeden yap.
Rum 21 : Tek başına mutlu olunamayacağını bil. Çevrenin mutluluğu için gayret göster.
Vakıa
83-87 : Ölümden korkmak yerine, ölüm gerçeğiyle yüzleş.
Bakara 263 : Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
Furkan 63 : Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine, öfkenin dinmesini bekle.
İnşirah 1-3 : Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
Maun 4-5 : Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
Mücadele 7 : Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.
Rahman 7-9 : Çıkarcı olma. Adil davran.
Tekasür 1-2 : Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
Tevbe 40 : En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
Fatır 19-22 : Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.
Fecr 27-28 : En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.
Hakka 33-35 : Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
Haşr 10 : Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.
Kalem 1-2 : Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü
insanların yararına kullan.
Münafıkun 4 : Bencil olma, tebrik etmeyi bil.
Saff 2 : Yalandan uzak dur.
Yusuf 32-33 : Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.
Ankebut 41 : İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
Al-i İmran 92 : İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir
ihtiyaçtır, asla unutma.
En'am 50 : Ön yargılarla hayatı kendine zehir etme.
En'am 60 : Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.
Felak 1-5 : Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.
Hacc 46 : Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
İbrahim 42 : Merhametli olmaktan asla vazgeçme.
İsra 23 : Anne ve babana 'off' bile deme.
Nisa 149 : Kendini sürekli övmekten uzak dur.
Yunus 12 : Vazgeçilmez olmadığını kabul et.
Enfal 56 : Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.
Furkan 43 : Heveslerini kendine ilah edinme.
Necm 3 : İnanma duygunu diri tut.
Nisa 58 : Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme...
Bakara 263 : Yaptığın iyilikleri unut. Anlatarak onları kıymetsizleştirme.
Furkan 63 : Sana yapılan kötülüğün karşılığını vermek yerine, öfkenin dinmesini bekle.
İnşirah 1-3 : Seni huzursuz edecek işlerden uzak dur. İhtirasını törpüle.
Maun 4-5 : Eleştirinin keskin bir bıçak olduğunu unutma. Söyleyeceklerini iyi tart.
Mücadele 7 : Hiçbir sırrın sonsuza kadar gizli kalamayacağını unutma.
Rahman 7-9 : Çıkarcı olma. Adil davran.
Tekasür 1-2 : Kibrine yenilip hep daha fazlasını isteyerek hayatını zehir etme.
Tevbe 40 : En zor zamanda bile kesinlikle ümitsizliğe kapılma.
Fatır 19-22 : Senden iyi durumda olanlara bakıp üzüleceğine, senden zor durumda olanları görüp rahatla.
Fecr 27-28 : En sevdiğin şeyleri, başkalarıyla paylaşmanın keyfine var.
Hakka 33-35 : Hayatının vazgeçilmezleri olsun. Onları küçük çıkarlar için asla feda etme.
Haşr 10 : Muhatabına güvenmek istiyorsan, önce sen güvenilir ol.
Kalem 1-2 : Yazdıklarının ve yaptıklarının peşini bırakmayacağını unutma. Gücünü
insanların yararına kullan.
Münafıkun 4 : Bencil olma, tebrik etmeyi bil.
Saff 2 : Yalandan uzak dur.
Yusuf 32-33 : Modern hayatın çarpıklaştırdığı kadın-erkek ilişkilerinin, hayatını esir almasına izin verme.
Ankebut 41 : İyi bir dostun, paha biçilmez olduğunu aklından çıkarma.
Al-i İmran 92 : İyilik yapma arzunu, şarta bağlama. Vermek almaktan daha büyük bir
ihtiyaçtır, asla unutma.
En'am 50 : Ön yargılarla hayatı kendine zehir etme.
En'am 60 : Bildiklerinle açıklayamadığın şeyler, hayatının kâbusu olmasın.
Felak 1-5 : Korkuların tutsağı olarak yaşamaktan vazgeç.
Hacc 46 : Kendini, hep daha iyiye ulaşmak zorunda olduğuna koşullama.
İbrahim 42 : Merhametli olmaktan asla vazgeçme.
İsra 23 : Anne ve babana 'off' bile deme.
Nisa 149 : Kendini sürekli övmekten uzak dur.
Yunus 12 : Vazgeçilmez olmadığını kabul et.
Enfal 56 : Sözünüzde durmamanın utanç verici olduğunu aklından çıkarma.
Furkan 43 : Heveslerini kendine ilah edinme.
Necm 3 : İnanma duygunu diri tut.
Nisa 58 : Karar verirken, vicdanının sesini duymazlıktan gelme...
12 Mart 2014 Çarşamba
BİR FİDAN DAHA YOK OLDU
Masum bir beden daha yok oldu,suçsuz,günahsız henüz daha 15 yaşında küçücük bir çocuk hiç ilgisi olmadığı bir olayın kurbanı oldu,hayatının daha ilkbaharında soldu,dalından koptu,küçücük Berkin aylardır bu hayata bağlanmak için direndi ama olmadı,dayanmadı bedeni,kalmadı gücü,geride gözü yaşlı anne babasını bırakarak terketti bu hayatı,Rabbim bu acıyı hiçbir anneye babaya yaşatmasın çok ağır bir acı Allah Berkinin anne babasına sabır ve dayanma gücü versin.
Berkin ve ailesi Aylarca süren amacını aşan o taksim olayları yüzünden maddi manevi zarar görenlerden sadece bir tanesiydi, küçücük bir kıvılcımla çok farklı boyutlara ulaşan,gezi adı altında yapılan o eylemlerde zarar gören yüzlerce kişiden biriydi sadece,ne yazık ki amacını aşan o eylem birçok kişiyi maddi manevi zarara uğrattı, kimi hayatından yara aldı ,kimi ekmek teknesinden yara aldı,Berkinin ailesinin acısı hepimizin acısıdır,gezi parkı olaylarında maddi manevi zarar gören herkesin zararı bizim,Türkiyemizin zararı ve acısıdır.
ADAM KİMDİR?

Halkın gözünden daha da düşmeden sizlerde sakin ve olumlu davranışlar sergileyin artık,bırakın halk özgür iradesiyle oyunu kime vermek istiyorsa versin,halkı tahrik etmekten,caydırmaktan,etkilemekten vazgeçin,seviyesiz saldırıların kimseye faydası olmadığı gibi kimseyi de etkisi altına alamaz.
11 Mart 2014 Salı
HEY GİDİ GÜNLER HEY

Ah özgün adam, keşke uzaktan görüyor olsaydın bu günkü Ülkeni, ozaman senden vatan haini gibi sözedenler şimdi her sene seni anma törenleri düzenliyor,senin şarkılarından programlarına jenerikler yapıyorlar,senin şarkılarından hayatından slaytlar hazırlayıp halka (daha doğrusu yeni nesile)seni çok sevmişler gibi izlenim bırakmak istiyorlar,ah keşke görebilseydin görmek istediğin Türkiye'ye kavuştuğumuzu,keşke görebilseydin herkesin bu topraklarda birbiriyle kardeş olduğunu hep barış derdin,özgürlük derdin,demokrasi derdin şarkılarında ,bütün bunlar gerçek oldu rahat uyu AHMET KAYA.....
Etiketler:
ahmet kaya,
demokrasi,
kürtçe türkü,
özgürlük
10 Mart 2014 Pazartesi
HER ŞEY SEÇİM İÇİN

6 Mart 2014 Perşembe
SESSİZ SAYFA

Sessizlik sadece dille bozulmaz kalemin verdiği ses en güçlü haykırıştan daha kuvvetlidir bazen,sessizliği sese çevirmek değildir önemli olan ,önemli olan sesin etkisi ve mesajıdır,ben bu sayfada sessizce kalemimden yayılan sesler çıkararak , duygu ve düşüncelerime yol göstermeye çalışacağım.
İnsanı konuşmaktan çok yazmanın rahatlattığını düşünüyorum çünkü yazmanın sınırı ,ölçüsü,zamanı yok, dinlenecek mi ?yarım kalacak mı ?diye bir endişesi yok,konuşarak dile getiremediklerimizi yazarak çok kolay anlatabiliriz,konuştuğumuzda seçici olma olasılığımız çok düşük iken yazarak en doğru kelimeleri bulma şansımız daha yüksektir, ağızdan çıkanın geri dönüşü yoktur ama kalemden çıkanın değiştirilmesi yazanın elindedir ,bu yüzden yazıp yazıp sildiğim doğru kelimeyi bulana kadar yazmaya ara verdiğim çok olmuştur ama konuşmak öyle mi o an kalbinden ,kafandan ne geçmişse ağzından o çıkmıştır ister yapıcı olsun ister kırıcı olsun geri dönüşü yoktur,bu sebeple ve birçok sebepten dolayı ben yazmayı çok seviyorum ve hep yazacağım.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)